12 Mart 2025 Çarşamba
CHP, tarihinde bir ilki gerçekleştirmenin, Cumhurbaşkanı Adayını ön seçimle belirlemenin çalışmasını yapıyor. Henüz bir erken seçim kararı verilmemiş olmasına rağmen CHP “Erken kalkan erken yol alır.” atasözünü rehber edinmiş gibi görünüyor. Bu erkenci davranış sebepsiz değil elbette. CHP, mevcut hükümetin ekonomideki başarısızlığından, gelir dağılımındaki kabul edilemez adaletsizlikten dolayı halkın yaşadığı geçim zorluklarının farkında. Kamuoyu yoklamalarında 1.parti konumunu yakalamış olması, zamanında veya erken yapılacak bir seçimde sandıktan da 1.çıkma umudunu pekiştirmiştir.
Diğer yönden AKP’nin muhalefete ve neredeyse muhalif olan herkese takındığı itibarsızlaştırma, yasaklama ve yargı tehditleri de CHP’yi iyice germiş, seçmeni isyan noktasına getirmiştir. Gazetecilere, siyasetçilere, iş adamlarına, sendikacılara yapılan baskılar demokrasi kültürümüzü de tahrip etmeye, hak ve özgürlük alanımızı daraltmaya başlamıştır. AKP’ye oy veren bazı aklı selim sahibi insanlar bile bu durumdan rahatsızdır. Arenada roller değişmiş görünmektedir. Ön alan, hamle yapan, meydan okuyan parti artık CHP, savunmada olan, devletin bütün imkanlarını kullanmasına rağmen desteği azalan parti AKP’dir.
Erken seçimi en çok Ekrem İmamoğlu istemektedir. Aday adaylığını açıklamış, şehir şehir dolaşarak seçim çalışmalarına başlamıştır. Görünen odur ki; başka bir aday adayı da çıkmayacaktır. Çünkü sadece partiye kayıtlı üyelerin oy kullanacakları bir ön seçimde ona rakip olabilecek başka bir isim de yoktur. Yani ön seçimim sonucu bellidir. O zaman, “İmamoğlu koptu geliyor!” diyebilir miyiz? Bunu sadece ön seçim için kullanabiliriz.
Genel Seçim için kaotik bir ortam vardır ve süreç, siyasi ahlakla bağdaşmayan kumpaslar, kıskaçlar, tuzaklar ve badirelerle doludur. İmamoğlu için neredeyse her gün yeni bir dava açılmakta, yolu kesilmeye çalışılmaktadır. Nitekim Mansur Yavaş; vakit çok erken demiş ve sadece CHP’li üyelerin oy kullanacakları ön seçimde aday olmayacağını açıklamıştır. Bu, onun son safhada aday olmayacağı anlamına gelmemektedir. Mansur Yavaş kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu’nun açık ara önünde çıkmaktadır. O nedenle ön seçim kendisi için doğru bir metot da değildir. Dolayısıyla Yavaş ileride kesinlikle aday olmayacak denilemez.
Şüphesiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, uygulamada bir parti ve tek adam paradigmasını bize dayatmaktadır. %51 şartı hesapları karıştırmakta, parti ittifaklarını zorunlu kılmaktadır. İşte matematik burada partileri başka denklemlere zorlamakta, ilkelerinden tavizlere mecbur bırakmaktadır. Bu durumda sizce CHP’nin adayı ön seçimle mi, yoksa kamuoyu araştırmaları, genel anketlerle mi belirlenmeliydi? CHP’liler aday CHP kökenli olsun derken tabi ki İmamoğlu’nu, R.T.Erdoğan’ın kaybetmesini isteyen farklı partilere mensup seçmenler ise( buna bir çok CHP’li de dahildir) gözlemlerime göre Mansur Yavaş’ı o makamda görmek istemektedirler.
Sayın İmamoğlu’nun siyaset tarzı ile sayın Erdoğan’ın siyasi tavırları birbirine çok benzemektedir. İkisinin de üslubu serttir, ikisi de meydan okumayı sevmektedir. İkisi de Karadenizli’dir, agresiftir, kararlarında ısrarcıdır. İkisi de İBB Başkanlığından sonra Cumhurbaşkanlığına talip olmuşlardır. Bu özellikleriyle İmamoğlu Erdoğan için zorlu bir rakiptir. Bu nedenle de siyasi etikle bağdaşmayan ve demokrasimize yakışmayan yargı kıskaçlarıyla yarış dışı bırakılmaya çalışılmaktadır. Fakat ne yapılırsa yapılsın İmamoğlu geri adım atmadığı gibi, reva görülen baskı ve tehditler halkın gözünde onu mağdur yapmakta, ona olan desteği arttırmaktadır.
Sayın Mansur Yavaş daha temkinli, daha sakin, daha olgundur. İmamoğlu şovu severken, sayın Yavaş kendi görev alanında, işinin başında ve daha bir devlet adamı asaletindedir. İmamoğlu DEM Parti ve sol tandanslı partilerin desteğini daha kolay sağlarken, Mansur Yavaş Erdoğan’ın hinterlandından, yani milliyetçi ve muhafazakar seçmenden daha kolay oy devşirebilmektedir. Türkiye’deki yelpazede sağ seçmenin %70 civarında bir potansiyele sahip olduğu düşünülürse, anketlerde Mansur Yavaş’ın birinci çıkması kimseyi hayrete düşürmemelidir. Hesaplar ona göre yapılmalı, bu iki aday küstürülmemeli, birbirine rakip olmamalıdır. Keşke aralarında bir protokol yapsalar da, şimdi Mansur Yavaş, sonraki seçimde de Ekrem İmamoğlu aday olsaydı.
Şüphesiz Tayyip Erdoğan için en arzu edilen durum, her ikisinin de aday olması ve seçmenin kafası karıştırılarak, oyların Cumhur ittifakına devşirilmesi, T.Erdoğan’ın bir dönem daha ,hatta ölene kadar o koltukta oturmaya devam etmesidir. Fakat bu defa pabuç pahalıdır. Eğer hak hukuk ihlal edilmeden, harama helale dikkat edilerek, devlet imkanları partizanca kullanılmadan, Üsküdar’ı geçecek atlara prim verilmeden mertçe yapılacak bir erken veya zamanında seçimde, AKP’nin de, sayın Erdoğan’ın da işi zor gibi gözüküyor.
Ha şimdi bir daha soralım: İmamoğlu koptu geliyor (mu?) Vallah yola çıktığı kesin de, gelip gelemeyeceği bence şimdilik meçhul. Bekleyip göreceğiz.