03 Temmuz 2025 Perşembe
Edirneli taksi esnafı, yeni zam tarifesinin giderlerini karşılamadığını, taksicilik mesleğinin her geçen gün daha kötüye gittiğini ifade etti. Taksici Can Bahçıvan, “Edirne’de şu an yüzde 70 civarlarında satılık durak var. Hemen hemen her durakta satılık plakalar var. Sanayiye zaten Allah kimseyi düşürmesin. Sanayiye gittiğiniz zaman bütün kazancınızı olduğu gibi sanayiye verirsiniz” dedi.
Geçtiğimiz gün Edirne Belediye Meclisinde kent içi taksi tarifelerine, yüzde 30 zam kararı kabul edildi. Böylece yolculuk başına minimum taksi ücreti 90 liradan 120 liraya yükseldi. Taksimetre açılış ücreti ise 42 liradan 50 liraya yükseldi. Edirneli taksiciler girdi maliyetlerinin artmasından dolayı yapılan zammın hiçbir anlamı olmadığını, borçlarının gün geçtikçe katlandığını belirtti.
“Arkadaşlar plakalarını satıyor”
Taksici Bahçıvan, şunları kaydetti:
“Taksimetreye uzun zamandır zam gelmiyor. İndi- bindi 90 liraydı o zamanlar 25 liraya mazot alıyorduk. Şimdi indi-bindi 120 lira oldu. Mazot 60 lira. Yapılan olan zammın hiçbir anlamı yok, artı olaraktan 3 bin lira ayar parası vereceğiz. O, 3 bin lirayı toplayabilmek için çalışacağız. İnanın şu an, iki saatten beri en başta beklemekteyim, hala sıram gelmedi. Müşteri gelmedi, bekliyoruz. Artık ‘Allah kerim’ diyelim. O yüzden bütün arkadaşlar plakalarını satıyor. Edirne’de şu an yüzde 70 civarlarında satılık durak var. Hemen hemen her durakta satılık plakalar var. Sanayiye zaten Allah kimseyi düşürmesin. Sanayiye gittiğiniz zaman bütün kazancınızı olduğu gibi sanayiye verirsiniz, yetmez bile. Ne kredi kartı borcunuz biter ne bankaya kredi borcunuz biter ne de kenara üç beş kuruş para koyabilirsiniz. Anca boğazınızı doyurabilirseniz ne ala.”
“Her şeyde fiyatlar uçtu gitti”
Taksici Ömer Sümer, ise şu ifadeleri kullandı:
“Bu zam gerekiyordu. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de en ucuz taşımacılığı yapan biz Edirne taksicileriydik. Vatandaş da artık katlanmak zorunda, zaten yakıt fiyatlarını biliyorsunuz her gün zam geliyor. Sanayide ve her şeyde fiyatlar uçtu gitti.” Haber Büşra Akıllı
Önceki dönem Edirne Belediye Meclis Üyesi Mimar İsmail Taşdemir’in dedesi Mustafa Taşdemir, yaşamını yitirdi.
Edirne’nin tanınmış müteahhitlerinden Mustafa Taşdemir’in vefatı, tüm sevenlerini yasa boğdu. Ali, Salih ve Abdul Taşdemir’in babaları Mustafa Taşdemir, Eski Cami’de öğle namazının ardından kılınan cenaze namazıyla son yolculuğuna uğurlandı. Taşdemir’in cenaze törenine, Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Cenk Ergüden, AK Parti İl Başkanı Belgin İba, siyasi partilerin il başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Taşdemir’in cenazesi Rize Çayeli Mezarlığına defnedilecek. Biz de Yenigün Gazetesi olarak merhum Taşdemir’e Allah’tan rahmet, yakınlarını başsağlığı dileriz. Haber Ergin Yıldız
Edirne Kent Kültürü ve Bilincini Geliştirme Merkezi Derneği Başkanı Ender Bilar, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’nde 1940-1949 yılları arasında Kırkpınar Ağası olarak görev yapan isimlerin arşiv kayıtlarıyla tescillendiği açıkladı. Bilar, “2016 yılından sonra bulduğumuz belgeler ışığında yürüyerek arşivlerde ulaşabildiğimiz yeni kaynaklarla da örtüştürdüğümüz yeni bilgilerle 1940 yılı ile 1950 yılı arasında hizmet eden Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ağalarının da kimlikleri tespit edilmiştir” dedi.
Bilar, Edirne Kent Kültürü ve Bilincini Geliştirme Merkezi Derneği olarak amaçlarının kentin kültür miraslarının tanınırlığını artırmak ve kent halkında kent kültürü ve bilincinin gelişmesini sağlamak olduğunu söyledi.
İlk ağa kemeri uygulamasının 1985 yılında başladığı ifade eden Bilar, “Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalinde ilk ağa kemeri uygulaması 1985 yılında başlatılmıştır. Edirne Belediye Başkanlığı almış olduğu karar ile 1985 yılından itibaren 3 yıl üst üste Kırkpınar Ağalığını alacak olan Kırkpınar Ağasına, Başpehlivan kemeri ölçülerinde bronz kemer verilmesi kararlaştırılmıştır. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali tarihinde de ilk ağa kemerini kuşanan da 1991-1992-1993 yılları ağası Alper Yazoğlu olmuştur. Daha sonraki yıllarda ağa kemeri gümüş kemer olmakta çıkmış günümüz halini almıştır” dedi.
“Arşivlenmiş ve geleceğe taşınmıştı”
Bilar, şunları kaydetti:
“Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali tarihinin önemli kültürel unsurlarından biri de ‘Ağalık’ kimliğidir. 664 yıldır süregelen Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalinin bugünlere gelmesinde önemli katkı sağlayan Ağalık geleneği, Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin kurumsal kimliği olup pehlivanlar gibi topluma örnek olması gereken geleneklere saygılı karakterlerdir. Edirne Belediye Başkanlığı bünyesinde yürüttüğüm Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’nin sayısallaştırma projesi kapsamında elde ettiğimiz bilgi ve belgeler ışığında bazı hatalar düzeltilmiş, yeni bilgiler de sayısallaştırılarak yazılı ve dijital ortamdan güreşseverler ile paylaşılmıştı. Bu yaptığımız çalışmalar kapsamında Cumhuriyet döneminin 1950-2016 yılları arasında Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalinde görev yapan ağaların listeleri düzenlenmiş ve görev yapan ağaların da özgeçmişleri ve yaptıkları hizmetler yazılarak arşivlenmiş ve geleceğe taşınmıştı.
“Ağaların kimlikleri tespit edilmiştir”
Edirne’nin hafızası olan rahmetli Hafız Rakım Ertür’ün Yeni Edirne gazetesinde Kırkpınar ile ilgili yazmış olduğu makalesinde cumhuriyet öncesi dönemde ağa olarak görev yapmış bazı kişilerin de isimlerine yer verdiğini görmekteyiz. Yıl belirtmeden verdiği isimleri şöyle sıralamaktadır; Körümüt Köyünden Halil Pehlivan ve sonra oğulları Ali ve Sait Pehlivanlar, Hacı Hüseyin Ağa, Sadırlı Köyünden Hacı Hasan oğlu, Seymenli Köyünden Av. Ahmet Ağa, Kumarlı Köyünden Zaptiye Hasan Ağa, Ortaköyden Bankası Mehmet Efendi, Edirne’den kolcu başı Emin Çavuş, Kirişhaneden Hamza Ağa, Tabakhaneden Tahir Ağa, Adalı Mehşur Adalı Halil Pehlivan isimlerini sıralamaktadır. 2016 yılından sonra bulduğumuz belgeler ışığında yürüyerek arşivlerde ulaşabildiğimiz yeni kaynaklarla da örtüştürdüğümüz yeni bilgilerle 1940 yılı ile 1950 yılı arasında hizmet eden Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ağalarının da kimlikleri tespit edilmiştir. Erişebildiğim kaynaklar ışığında Kırkpınar Yağlı Güreş tarihinde, Süleyman Turan’ın 1940 yılında ağalık görevini sürdürdüğü tespit edilmiştir. 1941 yılında Ekrem Demiray’’ın, 1942 yılında Suyolcu Mehmet, 1943 yılında Çardaklı Ahmet, 1944 yılında Uzunköprülü Kara Ahmet, 1945 yılında Bektaş Ağa, 1946 yılında Yusuf Pehlivan, 1949 yılında Silivrili B. Sezai Atakül’un görev yaptığı belirlenmiştir. Yaptığımız araştırmalarda Edirneli M. Savaş Varsavaş’ın da 1940’lı yıllarda ağalık görevini yürüttüğü hatta aile ile görüşmelerimizde de iki yıl ağalık görevinde bulunduğu belirtilmişti. Güreş ve Yağlı Güreş tarihi konusunda önemli çalışmalarda bulunan değerli hocamız rahmetli Prof. Dr. Atıf Kahraman’ın yayımladığı Kırkpınar Yağlı Güreşleri ile ilgili bir eserinde M. Savaş Varsavaş’ın ağa olduğu bir fotoğrafı kitabında yayımlamış ve bu yayımlanan fotoğraf da ailenin koleksiyonunda yer aldığı görülmüştür. Dolayısıyla M. Savaş Varsavaş’ın da 1948-1949 yıllarında ağalık görevini yürüttüğü düşünülmektedir.
“Kemer daha sonra günümüz halini almıştır”
Arşivlerde yapılan araştırmalarda özellikle 1924-1950 yılları arasındaki yerel ve ulusal gazetelerde Kırkpınar Yağlı Güreşleri ile ilgili detaylı bilgilere yer verilmediği görülmektedir. Gazete muhabirlerinin geçtiği haber de ‘Kırkpınar ağası geleneklere göre seçildi.’ olarak haber içinde yer alırken, ağanın ismi haberde geçmemektedir. Özellikle 1930’lı yıllar bu konuda çok eksiktir. Cumhuriyet dönemi Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ağalığını üç yıl üst üstte yapan ilk ağa 1950-1951-1952 yılları ağası Murat Şener’dir. Ağa Murat Şener’in ağa kıyafetini örnek yöre kıyafeti olup ailesi tarafından Edirne Kent Müzesi’ne armağan edilmiştir. Murat Şener’in ağa kıyafeti Edirne Kent Müzesinde sergilenmektedir. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalinde ilk ağa kemeri uygulaması 1985 yılında başlatılmıştır. Edirne Belediye Başkanlığı almış olduğu karar ile 1985 yılından itibaren 3 yıl üst üste Kırkpınar Ağalığını alacak olan Kırkpınar Ağasına, Başpehlivan kemeri ölçülerinde bronz kemer verilmesi kararlaştırılmıştır. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali tarihinde de ilk ağa kemerini kuşanan da 1991-1992-1993 yılları ağası Alper Yazoğlu olmuştur. Daha sonraki yıllarda ağa kemeri gümüş kemer olmaktan çıkmış günümüz halini almıştır. 2025 yılı 664. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalinin gerçekleşmesi için emek harcayan Edirne Belediye Başkanı Sayın Filiz Gencan Akın başta olmak üzere ekibine, Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı Sayın İbrahim Türkiş ve ekibine, 664. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ağası Sayın Ufuk Özünlü’ye verdikleri ve verecekleri hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Bir asırdır Bitmeyen Güreşin Devam Eden Efsanesi, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’ne ev sahipliği yapan Sarayiçi Er Meydanında kol bağlacak pehlivanlarımıza da başarılar diliyorum.” Haber Merkezi
İYİ Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Akalın, Türkiye’de her yıl yeniden nükseden şap hastalığı ve bu sorunun ardındaki sürdürülemez hayvancılık politikalarına dikkat çekerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kapsamlı bir araştırma önergesi sundu. Önerge, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
İYİ Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Akalın, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Türkiye’de sadece üreticinin değil, halk sağlığı ve tarım güvenliğinin tehdit altında olduğunu vurguladı. Kurban Bayramı sonrası birçok ilde artan şap hastalığı vakaları nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hayvan pazarlarını süresiz kapatma kararını hatırlatan Akalın, “Bu karar hayvancılık ekonomisi ve halk sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurmuştur” dedi.
Almanya’da 35 yıl sonra ilk kez bu yıl sınırlı bir şap vakası bildirildiğini hatırlatan Akalın, Türkiye’de onlarca ilde aynı anda salgın yaşandığını belirterek, “Bu tablo, ülkemizin hastalık kontrol kapasitesinin ne kadar zayıfladığını gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.
Araştırma önergesinde, 2018-2023 yılları arasında ithal edilen yaklaşık 3 milyon hayvanla birlikte farklı şap virüsü alt tiplerinin ülkeye taşındığına dikkat çekildi. Mevcut aşıların bu virüslere karşı etkisiz kaldığını belirten Akalın, “SAT-1 suşu şu anki aşılarda yok, hayvanlarımız savunmasız. Yeni 5’li aşı üretimine başlandı ama haftalık üretim yalnızca 1,5 milyon doz. Üstelik normalde iki doz yapılması gerekirken sadece bir doz uygulanabiliyor. Bu da korumayı zayıflatıyor” dedi.
Veterinerlik hizmetlerinde etkisiz kalındığını söyleyen Akalın, “Hayvan hareketleri hâlâ dijital sistemlerle izlenemiyor. Bu çağda bu ihmalkârlık kabul edilemez” dedi.
Şap hastalığının sadece teknik bir veterinerlik meselesi olmadığını, aynı zamanda halk sağlığı, gıda güvenliği ve milli tarım politikası açısından kritik bir tehdit oluşturduğunu dile getiren Akalın, “Et ve süt ürünlerinde artan maliyet doğrudan tüketiciye zam olarak yansıyor. Yerli üretici ise hem yetersiz destekler hem de ithalat baskısıyla rekabet edemez hâlde” diye konuştu.
Verilen önergeyle; Türkiye’deki aşılama ve karantina uygulamaları, veteriner hizmetlerinin durumu, ithalat politikalarının hayvan sağlığına etkileri ve Avrupa’daki örnek uygulamaların Türkiye’ye adaptasyonu gibi başlıkların Meclis tarafından araştırılması talep edildi.
Ancak Akalın’ın sunduğu önerge, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Akalın, “Bu mesele artık sadece üreticinin değil, toplumun ve çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bir millî güvenlik sorunudur. Meclis bu sorumluluktan kaçamaz, ama bugün ne yazık ki kaçtı” ifadelerini kullandı. Haber Merkezi
Son iki yılın şampiyonu başpehlivan Zeybek’in hedefi altın kemerin sürekli sahibi olmak. Yusuf Can Zeybek, “Kırkpınar’a önceki yıllara göre bu yıl daha fazla çalıştım. Bu nasip işi, inşallah bize nasip olur.
İnşallah burada da emeklerimizin karşılığını alır ve kemeri üçüncü kez kazanarak sürekli sahibi oluruz, tarihe geçeriz” dedi.
Başpehlivan Yusuf Can Zeybek, 664. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde üst üste üçüncü şampiyonluğunu elde ederek altın kemerin sürekli sahibi olmak istiyor.
Son iki yılın şampiyonu Zeybek, hedefinin üçüncü kez altın kemeri almak olduğunu belirtti.
Kış dönemini ağır çalışmayla geçirdiğini belirten Zeybek, “Kırkpınar’a önceki yıllara göre bu yıl daha fazla çalıştım. Bu nasip işi, inşallah bize nasip olur. Herhangi bir sıkıntımız, sakatlığımız, hastalığımız yok. Ligde de güzel müsabakalar geçirdik. Güzel iki kamp süreci atlattık. İnşallah burada da emeklerimizin karşılığını alır ve kemeri üçüncü kez kazanarak sürekli sahibi oluruz, tarihe geçeriz.” dedi.
“ÇOK GÜZEL BİR SÜREÇ GEÇİRDİK”
Zeybek, başpehlivan Osman Aynur ile yıllardır çalışmalar yaptıklarını anlattı.
Küçük yaşlardan bu yana Aynur’u örnek alarak çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Zeybek, şunları kaydetti:
“Osman ağabey çok iyi bir motivasyona sahip. Moral açısından da bize her zaman destek oluyor. Savaşçı ve antrenman sever yapısıyla bizim her zaman yanımızda. Onun yaşı 45 ancak antrenmanlarda beni etkiliyor, zorluyor. Çok güzel bir süreç geçirdik. Bu yıl antrenmanlarımızı daha ağır yaptık. Üçüncü yıl olduğu için sert geçmek zorundaydı. Osman Aynur ile başpehlivanlık güreşinde karşılaşabiliriz. Güreşip onun elini öpmek isterim.”
“(AHMET TAŞÇI) USTAMIZDAN HELALLİĞİMİZİ ALDIK”
Zeybek, geçen yıl kemeri ikinci kez kazandığında Edirne’den çıkar çıkmaz yağlı güreşin efsanesi Ahmet Taşçı’nın yanına giderek elini öptüğünü anlattı.
Taşçı’nın güreşseverler arasında “ahlı” olarak adlandırılan altın kemer için helallik verdiğini anlatan Zeybek, şöyle devam etti:
“Ustamızdan helalliğimizi aldık, inşallah kemer bize nasip olur ve dönüşte Antalya’ya gitmeden ona uğrarız. İnşallah bize nasip olur bu kemer, çok çalıştık. Tabii ki ustalarımız, başpehlivan kardeşlerimiz var, kim iyiyse ona nasip olsun. Dualı bir kemer, dualı bir çayır… Şu an bir stresim ve heyecanım yok ancak oraya çıkınca insan stres oluyor. Biz de heyecanımızı, stresimizi kontrol altında tutup, en iyi şekilde güreşip nasip olursa kemerimizi alırız.”
Zeybek, altın kemeri sürekli olarak Antalya’ya götürmek için er meydanında güreşeceğini dile getirdi. (aa)