02 Kasım 2024 Cumartesi
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
Balıkçı teknelerine eşlik ediyorlar
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Meltem Babacık
Krill yağı, okyanuslarda yaşayan “Euphausia Superba” canlısından elde edilen, çoklu doymamış yağ asitleri açısından zengin bir üründür. Olası yararlarından ötürü son yıllarda bilim insanları tarafından ilgi odağı haline gelmiştir. İçeriğinde omega-3 yağ asitlerinin yanısıra A ve E vitamini, astaksantin ile fosfotidil kolin gibi değerli bileşikler bulundurur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından güvenli olarak tanımlanırken, Avrupa Birliği tarafından da “Yeni Besin” olarak tanımlanmıştır.
Krill yağı, kilo kontrolü sağlama, serum trigliserid ve kötü kolestrol seviyelerini düşürerek kalp-damar hastalıklarının görülme sıklığını azaltma etkisi göstermektedir. Anti-kanser özelliği ile özellikle kolon kanseri malign hücrelerini engeller. İçeriğindeki astaksantin maddesinin, UV ışınlarının ciltteki zararlı etkilerini azaltması, aşırı inflamatuvar yanıtların baskılanması, peptik ülser oluşumunu engellenmesi, yaşlanma ve yaşa bağlı hastalıkları yavaşlatması, karaciğer, kalp, göz, eklem ve prostat sağlığının korunması gibi birçok olumlu etkisi vardır. Fosfatidilkolin içeriği ile homosistein düzeyini iyileştirici, karaciğer hastalıklarını iyileştirici ve solunum sıkıntısını azaltıcı etkilere sahiptir.
Hem balık yağı, hem de krill yağı EPA ve DHA gibi çoklu doymamış yağ asitlerini yüksek miktarlarda içermektedir ancak bu yağlar her ikisinde de farklı formlarda bulunmaktadır. Krill yağı genellikle kapsül veya sıvı formunda bulunur ve takviye olarak kullanılır. Tedavi edici dozu 1-3 gramdır. Toksik dozu belirlenmemiş ancak günde 3 gramdan fazla alımı sindirim sistemi şikayetlerine yol açabileceği bildirilmiştir.