eşya depolama
DOLAR 35,5887 0.29%
EURO 36,7579 0.75%
ALTIN 3.098,060,54
BITCOIN 37963862,01%
Edirne
10°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Uzman Diyetisyen Meltem Babacık

Uzman Diyetisyen Meltem Babacık

10 Ocak 2025 Cuma

YENİ YILDA BU DİYET HATALARINI YAPMAYIN

YENİ YILDA BU DİYET HATALARINI YAPMAYIN
0

BEĞENDİM

ABONE OL

1 – Kontrole gitmemek: Dikkat etmenize rağmen kilo veremiyorsanız bunun nedeni hormonal sorunlar ve kan tahlilleriniz olabilir. Hipotiroidi, Cushing sendromu, polikistik over sendromu, insülin direnci gibi durumlar kilo kaybını zorlaştırır ve ek tedavi gerektirir.

2 – Sadece tartıya odaklanmak:  Tartıda yeterli kilo kaybı bazen görülmeyebilir. Örneğin  kadınlarda adet dönemlerinde tartıda 2-3 kg artış olur. Bir başka örnek; kişide egzersiz ile kas kütlesinde artış olurken bu da yağ kaybı olmasına karşın tartıda kilo kaybı olarak yansımıyor olabilir. Bu nedenle sadece tartıdaki sayıya odaklanmak yerine yağ-kas ölçümlerine bakmak veya bel-kalça çevresine bakmak daha doğru olur.

3 – Diyet programını kafaya göre uygulamak: Bazen danışanlar verilen diyet listesinden daha az yiyerek ‘daha hızlı sonuç almalıyım’ hatasına düşmektedirler. Oysaki bu liste, kişinin vitamin-mineral gibi mikro besin ögesi ihtiyaçlarını da düşünülerek hesaplanmıştır. Bazı bileşenler düzenli ve eser miktarda alınmazsa geçmeyen yorgunluk, başağrısı  ve tekrar eden hastalıklar sürekli kapınızı çalacak demektir.

4 – Egzersize güvenmek: Spor veya yürüyüş yapan insanların ‘nasıl olsa eritirim’ şeklinde düşünmesi yanlıştır. Egzersizdeki amaç zaten kalori açığı oluşturarak zayıflamaktır. Buna güvenerek diyet listesinde verilenden fazla yenirse vücut ağırlığınız sabit kalacaktır. Unutmayın on bin adım yürüme ile ortalama 500 kalori yakarken bir dilim pasta da 500 kalori vermektedir.

5 – Ulaşılabilir hedefler koymamak: Kilo verme sürecinde 3 ayda 30 kilo vermeyi planlamak gerçekçi ve uygun değildir. İlk hedef ağırlığınızın % 10’unu vermek olmalıdır.

Devamını Oku

KASIM MEYVESİ : CENNET HURMASI

KASIM MEYVESİ : CENNET HURMASI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cennet hurması (Diospyros kaki L.) Yunanca ‘kutsal yiyecek/tanrıların yiyeceği’ anlamına gelir. Türkiye’de ise ‘trabzon hurması/akdeniz hurması/frenk elması/ambe’ gibi farklı isimlerle bilinmektedir. Albenisi ve tadı nedeniyle oldukça sevilen bu meyve Çin, Hindistan ve Japonya’da, antik çağlardan beri önemli bir besin kaynağı olarak tüketilmektedir.

İçeriğindeki karbohidratlar, biyoaktif fitokimyasallar, lifler, vitaminler, mineraller, karotenoidler ve fenolik bileşikler sayesinde mükemmel bir besin kalitesi sunmaktadır. Şekerli tadından dolayı tatlı krizlerine birebir olan bir meyvedir. En başta iyi bir C vitamini (70 mg/100 g) ve A vitamini (65 mg/100 g) kaynağıdır. Kalsiyum ve demir gibi mineraller bakımından da zengindir. Kumarik asit, gallik asit gibi fenolik asitler; kriptoksantin, likopen gibi karotenoidler sayesinde antioksidan özellik göstermektedir. İçeriğinde bulunan karotenoidler ve tanenler; vücudumuzdaki zararlı maddeleri yok etmede, tansiyon, kolesterol ve diyabet riskini azaltmada, antikanser ve antioksidan aktiviteler göstererek sağlığımıza kavuşmamızdan sorumludur. Bu meyvedeki tanenler, antioksidan özellik gösteren E vitamininden 20 kat daha güçlü bulunmuştur.

Devamını Oku

1-31 EKİM MEME KANSERİ FARKINDALIK AYI

1-31 EKİM MEME KANSERİ FARKINDALIK AYI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünya Sağlık Örgütü tarafından, meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için ekim ayı “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” olarak belirlemiştir. Ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık karşılaşılan ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan kanserlerden biridir. Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde, kadınlara oranla çok daha az sıklıkta görülmektedir.

Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, meme kanserinin önlenmesi için diyet ve fiziksel aktivitenin değiştirilebilir risk faktörleri arasında olduğunu ve obezitenin meme kanseri riskini olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Menopoz sonrası obezite, globulin (SHBG) düzeylerinin azalmasına neden olur.  Bu durum ise, serbest östrojen düzeylerinin artmasına ve meme kanseri riskine yol açar. İdeal kiloya sahip kadınların, özellikle menopoz dönemi sonrasında meme kanseri olma riskinin daha az olduğu bilinmektedir.

Beslenmenize dikkat ederek meme kanseri riskini azaltın. Yüksek antioksidan içeren sebze ve meyvelerden tüketmek, doğru koşullarda pişirilen besinler ve sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, egzersiz yapmak, sağlıklı kiloyu korumak, alkol ve sigara kullanımından kaçınmak meme kanserinin önlenmesine destek olmaktadır. Ayrıca beslenmede somon, keten tohumu, ceviz gibi omega-3 yağ asidi içeren besinlere yer vermek kanser riskini azaltmaktadır.  

Pişirme yöntemlerine dikkat edilmelidir. Örneğin kanserojen olan kızartma yerine ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edin. Karbonhidrat kaynağı olarak tam tahıl ürünleri tercih edilerek lif alımının desteklenmesi sağlayın. Yapılan bazı çalışmalar, yüksek glisemik indeksin meme kanseri riskini arttırdığını göstermektedir. Bu nedenle tam buğday ekmek, tam buğday makarna, bulgur, yulaf, kurubaklagiller gibi liften zengin, düşük glisemik indeksli karbonhidrat kaynaklarının tüketimine özen gösterin. Zerdeçal, çörekotu, siyah üzüm, yabanmersini, aronya gibi antioksidanlardan destek alın. Kendinizi mümkün olduğunca stresten uzak tutun ve sağlığınızı koruyun.

Devamını Oku

SÜPER MEYVE: ARONYA

SÜPER MEYVE: ARONYA
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hasat zamanının sonuna yaklaştığımız aronya meyvesinin, son zamanlarda tüketimi oldukça popülerleşti. Çalılarında yetişen bu küçük meyvenin siyah, mor ve kırmızı renkli üç türü bulunmaktadır. En yaygın türü, siyah meyveli aronyadır. Kuzey Amerika’ya özgüdür ancak Avrupa dahil dünyanın diğer yerlerinde de yetiştirilmektedirler. Taze ve işlenmemiş aronyanın, buruk tadı nedeniyle tüketimi zor olabilmektedir. Bu nedenle esas olarak meyve suları, püreler, reçeller, jöleler, çaylar ve şarapların yapımında kullanılırlar.

Besin değeri yüksek, enerjisi düşüktür ancak lif, C vitamini ve manganez açısından zengindir. Bir besinin ORAC değerinin yüksek olması, daha fazla antioksidan olduğunu ifade etmektedir. ORAC değeri yüksek besinler, kansere karşı koruyucu özelliğe sahiptir ve aynı zamanda yaşlanmayı geciktirici bir etki gösterebilirler. Süper meyve olarak adlandırılan aronya, bilinen diğer meyveler arasında en yüksek antioksidan kapasitesine sahiptir. Yani yaban mersini, kızılcık ve böğürtlene üstünlük kazandığını söyleyebiliriz.

Yapılan araştırmalarda, bu meyve türünün düzenli tüketimi ile kalp-damar hastalıkları, soğuk algınlığı ve mide hastalıkları riskini azalttığı tespit edilmiştir. Ayrıca yüksek tansiyonu kontrol etmede ve sağlıklı kan şekeri düzeyini korumada da yardımcıdır. Literatürde mevcut veriler, aronya meyvesinin birçok işlevsellik ve faydaya sahip, besin açısından zengin ve sağlıklı bir besin olma potansiyelini göstermektedir.

Devamını Oku

MİNERAL KAYBI İHMALE GELMEZ

MİNERAL KAYBI İHMALE GELMEZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzman Diyetisyen Meltem BABACIK

Sıcak havalarda sizin de baş ağrısı yaşadığınız, kendinizi yorgun, halsiz hissettiğiniz zamanlar oluyor mu? Eğer bu soruya cevabınız evet mineral kaybı yaşıyor olabilirsiniz. Çünkü yaz mevsiminde yüksek sıcaklıklara maruz kaldığımızda ter ile birlikte mineral kaybı da gerçekleşir. Sağlıklı olabilmek için ter, idrar ve dışkı ile atılan sıvının gün boyunca dengeli bir şekilde yerine konması gerekir. Yoksa halsiz, yorgunluk, baş ağrısı, kabızlık, kas krampları, uyuşmalar gibi belirtiler gözlemlenebilir.

Mineral kaybını önlemek için ilk kural yeterli su içmektir. Ondan sonrası suya ek olarak tüketebileceğiniz besinlerdir. Maden suyu, ayran, çorba, taze sıkılmış meyve ve sebze suları akla gelen ilk önerilerdir. Sağlıklı bireyler günde en fazla 3 maden suyu tüketmelidir. Böbrek ve tansiyon hastaları ise sayıyı mutlaka doktoruna danışmalı, tüketeceği zaman ise düşük sodyumlu olan maden sularını tercih etmelidir. Yaz mevsiminde sıcak çorba yerine ayranaşı gibi mercimek, nohut, bulgur içeren mineral içeriği yüksek soğuk çorbalar tercih edilmelidir. Kaslarımız ve enerjimiz için gerekli olan minerallerden biri olan magnezyumu içeren fındık, badem, kabak çekirdeği, avokado, keten tohumu, buğday rüşeymi, bamya, nane gibi besinler günlük rutinlere dahil edilmelidir. Blenderdan geçirerek tüketebileceğimiz meyveleri veya yeşil yapraklı sebzeleri buzla beraber smoothie haline getirerek ara öğünlerde hem serinleyip hem mineral kaybımızı azaltabiliriz.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.