02 Kasım 2024 Cumartesi
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
Edirneli yine TAKSAV’daydı
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Alıç, aslında Akdeniz’de yüzyıllardır yetişen gülgiller ailesinden gelen bir ağaçtır. Toplumda yemişen/akdiken/barutan isimleri verilen bu meyve genelde kırmızı, kırmızı-kahverengi, sarı renkte karşımıza çıkmaktadır. Dünya üzerinde yaklaşık 280 türü tespit edilmiş, ülkemizde doğal olarak 17 türü yetişmektedir.
Fonksiyonel besin olarak tüketilen alıç, yüzyıllardır çeşitli tedavi amaçlarıyla kullanılan popüler bitkisel bir ilaçtır. Alıcın meyvesi, yaprakları ve çiçekleri, fenolik bileşik ve flavonoid içeriği bakımından zengin olduğundan geleneksel tıpta kalp-damar rahatsızlıkları, hipertansiyon ve ateroskleroz tedavilerinde kullanılmaktadır. Özellikle kardiyovasküler hastalıkları önlemek ve tedavi etmek için yaygındır. Alıcın flavonoid içeriği kalpte oksijen kullanımını arttırarak metabolizma enzimlerini aktive ettiği, kan basıncını düşürdüğü, kolesterolü etkili bir şekilde azalttığı, iltihap giderici, antikanserojen ve antibakteriyel etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalarda alıcın farklı cinslerinin çiçek, yaprak ve tohumlarının anti-HIV dâhil olmak üzere antiviral, antioksidan, iskemik kalp yetmezliği tedavisi, antimikrobiyal, sperm hareketliliğini geliştirici ve antitrombotik aktiviteleri belirlenmiştir.
Çin ve Avrupa’da alıç meyvesi sadece tıbbi amaçlar için değil, aynı zamanda konserve meyve, reçel, jöle, içecek ve şarap gibi ürünlerde besin maddesi olarak da tüketilmektedir. Türkiye’de ise genellikle alıç sirkesi ülkenin bazı yörelerinde üretilmekte olup, alıç meyveleri ve çiçekleri çay olarak tüketilmektedir. Sağlıklı ve besleyici olan bu meyve, son zamanlarda artan popülariteye sahip olması, yerel pazarlarda daha yüksek fiyatlara satılmasına ve dolayısıyla bazı çeşitlerini potansiyel bahçe bitkileri haline gelmesine neden olmaktadır.