19 Temmuz 2024 Cuma
Mustafa Çetin
Aşıkların destanı Sadıkların meydanıdır Kerbela, selam olsun Şahadetin en büyük öğretmeni İmam Hüseyin’e ve Kerbela Şehitlerine selam olsun
Tüm şehitlerimize. İbadetin en önemli özelliklerinden biri de bilinçle ve içtenlikle yapılmasıdır.
İçtenlikten uzak ve manevi hazdan mahrum bir şekilde yapılan ibadet gerçek bir ibadet değildir.
İbadet ederken içtenliği ve manevi hazzı yaşamanın yolu da nasıl ibadet edilmesi gerektiğini bilmekten geçer kuşkusuz.
Bu noktada tutmakta olduğumuz oruçlarımızın gerçek bir oruç olabilmesi için orucun nasıl tutulacağının idrakine varmamız gerekmektedir.
Oruç nasıl tutulmalıdır?
Elbette ilk başta söylenmesi gereken şudur ki; Oruç oruç gibi tutulmalıdır. Orucu açlık, susuzluk ve bir takım başka gereksinimlerden uzak kalmak biçiminde değerlendirmek orucu anlamamak demektir.
Hiç kuşku yok ki oruç aslında kişinin tüm bedeni ve ruhuyla kendisini Tanrı’ya adamasıdır.
Tanrı’ya adanan bir beden ve ruh kötülüklerin ve kötülüklerin karşısında iyilik ve esenliğin savaşçısıdır. Bu savaş kötülüğün simgesi olan şeytana karşı yapılan bir savaştır, mübarek ve mukaddes bir savaştır.
Nitekim şeytana ve nefse karşı girişilen savaşı Yüce Peygamberlerimiz büyük cihat olarak nitelemiştir. Anlaşılacağı üzere oruç tutan kişi nefsiyle ve şeytana cihat etmektedir.
Bu cihat Allah rızası için yapılan bir ibadettir.
Oruç tüm bedenle tutulmalıdır, tüm organlar oruca katılmalıdır.
Nasıl ki midemiz aç ve susuz kalarak oruç tutuyorsa, elimiz, dilimiz, gözlerimiz, kulaklarımız, kalbimiz de oruç tutmalıdır. Ellerimiz oruç tutmalıdır ki onlarla hiçbir canlıya zarar vermeyelim, dilimiz oruç tutmalıdır ki onunla kimseyi incitmeyelim, yalandan, dedikodudan uzak duralım.
Kulaklarımız oruç tutmalıdır ki onlarla kötü ve çirkin şeyleri işitmeyelim. Nefsimiz oruç tutmalıdır ki hırs ve şehvetten uzak duralım. Gözlerimiz oruç tutmalıdır ki onlarla harama bakmayalım. Kalbimiz oruç tutmalıdır ki tüm varlığımızı Allah sevgisiyle dolduralım.
Kuşkusuz varlığını Allah sevgisiyle dolduranlar büyük ozan Yunus Emre’nin işaret ettiği gibi “ Yaratılanı sevecektir Yaratandan ötürü”. Bu başta insanlar olmak üzere Tanrı’nın yarattığı tüm varlıkları Tanrı’dan oldukları için sevmek demektir. Ne mutlu yüreği Allah sevgisiyle dolu olanlara, ne mutlu orucu oruç gibi tutanlara.
Şahı Merdan İmam Ali Efendimiz ibadet eden insanları şu şekilde sınıflandırıyor;
Halkın bir bölümü sevap için Tanrı’ya kulluk eder, bu tarz bir kulluk tüccarların kulluğudur.
Bir bölümü de Allah’tan korkarak ibadet eder bu kölenin ibadetidir. Halkın diğer bir bölümü ise Allah’a şükrederek kulluk eder işte özgür kişilerin ibadeti böyledir.
Görüldüğü gibi sınıflandırmada ibadetin nasıl yapılması gerektiği konusunda çok dikkat çekici ve etkileyici bir yaklaşım sergileniyor. Orucumuzu tüccarların, kölelerin, orucu gibi değil, özgür kimselerin orucu gibi tutmalıyız. Yani Allah’ın rızasını kazanmak, ona şükrümüzü ifade etmek için, aşkla, sevgiyle ve içtenlikle oruç tutmalıyız.
Yüce Allah ibadetlerimizi özgür kimselerin ibadetlerinden eylesin. Gerçek mümin olup, orucu hakkıyla tutanlardan Yüce Allah razı olsun.
Oruç tutan kimsenin dikkat etmesi gereken konulardan biri de oruç tutmayanlara ya da tutamayanlara karşı göstereceği davranıştır. Unutmamalıdır ki oruç ancak oruç tutmaya niyeti olan, gücü yeten kimseler için farz ibadettir.
Kuşkusuz Yüce Allah hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez. Allah kulları için zorluk istemez. Oruç tutmayanları incitecek söz ve davranışlardan kaçınmak oruçlu olmanın gereklerindendir.
Ayrıca daha önce de ifade ettiğimiz gibi oruç Allah rızası için tutulur, hiç kimse bir başkası için oruç tutuyor değildir.
Yine hiç kimse Allah rızası için yapılması gereken bir ibadeti yapamadığından dolayı bir başkasını kınayamaz ve incitemez.
Unutmamalıdır ki her can hesabını Allah’a verecektir, Allah adına hiç kimse bir başkasına hesap veremez, soramaz.
Aksi halde bu, Allah’ın hududunu ihlalden başka bir şey olmayacaktır. Ne mutlu Allah rızası için oruç tutanlara.
Ne mutlu orucunu başkaları için zulme dönüştürmeyenlere.
Ne mutlu oruç tutarak kalbini Allah ve insan sevgisiyle dolduranlara.
Yüce Tanrı tüm ibadetlerimizi kabul eylesin. İbadetlerimiz Ulu Dergahta Hak Defterine yazılsın. Şahı Merdan İmam Ali ve Şehitler Şahı Hz. İmam Hüseyin’in şefaati üzerinize olsun. Allah Allah …
MERSİYE
Ah kim erdi yine Muharrem’dir bu gün
Sinei su sızan dide giryan olacak demdir bu gün
Kaldı zalimlerin elinde varsusipti nebi
Ağla çeşmim haşredek eyyam matemdir bu gün
Kerbela hakinde ferz dendi
Resul oldu şehit
Bir içim su vermediler müsellemdir bu gün
Ehl-i Beyt’in çektiğin yad eyleyip şama sefer
Kara bağlar durmaz ağlar ol ki Adem’dir bu gün
Kim bir katre gözünden yaş dökmese eğer
Ceddi yoklansa çıkar melune hürremdir bu gün
Ehli tuğyandan zuhur etti bu fitne iltihap
Nalet olsun ol gurruhu bi hicap bi hicap
Men zarı emiri kasten framuş ettiler
Babı zehraya gelip etti o zalimler eza
Sevgiyle insanlığı kucaklamanın adıdır İmam Hüseyin,
İmam Hüseyin’in adıyla sizleri selamlıyorum.
Devam Edecek