07 Temmuz 2025 Pazartesi
Ganki Hunu Kerbelayım Ya Hüseyin senden medet
Matemine Gam Fezayım Ya Hüseyin senden medet
Ağlarım her dem senin ol vakayı nalanına
Ağlamakta pür cefayim Ya Hüseyin senden medet
Alevi inancındaki ibadetlerden biri de kurban ibadetidir.
Kurban konusunda Kuran’da şöyle denilmektedir; O halde Rabbin için ibadet et ve kurban kes. Kuşkusuz soyu kesik olan sana kin tutandır.
Görüldüğü gibi ilk ayette Yüce Tanrı bir lütufta bulunuyor, ikinci ayette ise bu lütfun karşılığında ibadet edilmesi ve kurban kesilmesi isteniyor, üçüncü ayette ise Hz. Peygambere soyunun kurumayacağının müjdesi veriliyor. Bununla birlikte, gerçekte Peygambere soyu kesik diyenlerin soyunun kuruyacağı belirtiliyor.
Adı Alevilik olan ve çağlar boyu insanlığı aydınlatan kutlu inancımıza göre Kerbela katliamından İmam Zeynel Abidin’in kurtulup Ehl-i Beyt soyunun devamını sağlaması Yüce Allah’ın Peygamberimize Hz. Muhammed’e soyunun kesilmeyeceğine ilişkin verdiği müjdenin gerçekleşmesidir.
Bilindiği üzere kurban denince ilk akla gelen Hz. İbrahim’dir.
Kuran’da Hz. İbrahim’in öyküsü anlatılmaktadır.
Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban adamasıyla ilgili olarak saffat suresinin 100-102 ayetlerinde bilgiler verilmektedir. Hz. İbrahim’in büyük bir sınava tabi tutulduğu ve bu sınavı başarı ile geçtiği anlatılmaktadır. 107. Ayette Tanrı’nın İbrahim Peygamber’e fidye olarak büyük bir kurbanlık verdiği belirtilmektedir.
Kim Kuran yorumcuları bu büyük kurbanın koç olduğunu, bu iddia yaratılış yasalarına terstir söylerken, kimileri de bu ifadenin binlerce yıl sonra Hz. İbrahim’in soyundan gelen soylu birinin hak yoluna kurban olması anlamına geldiğini dile getirmektedir.
Kutlu Alevi inancına göre, Allah’ın verdiği o büyük kurban İbrahim Peygamber’den binlerce yıl sonra onun soyundan gelen Şehitler Şahı İmam Hüseyin’dir.
Nitekim Hz. İmam Hüseyin zulme ve dünya nimetlerine karşı eğilmemiş, Hak yoluna canını kurban vermiştir.
İşte Muharrem Ayı böyle bir Sultan’ın, Peygamber’in sevgili torunu İmam Hüseyin’in Hak yoluna, Allah yoluna kurban olduğu bir aydır. Ve Kerbela emevi hanedanlığının Peygamber soyunu kurutmak için zulmünü sergilediği bir katliam meydanıdır.
Ancak emevi zalimleri Hz. İmam Hüseyin’i Şehit etmişlerse de Peygamber soyunu kurutmayı başaramamışlardır. Yüce Tanrı İmam Zeynel Abidin’i bu katliamdan kurtararak Ehl-i Beyt’in soyunun devamını sağlamıştır.
Selam olsun Şehitler Şahı İmam Hüseyin’e Selam olsun Kerbela’nın zulme boyun eğmeyen şanlı kahramanlarına Selam olsun o soylu yolu gözyaşlarıyla geleceğe nakleden İmam Zeynel Aba’ya Selam olsun Ehl-i Beyt’in temiz aziz soyuna.
Biz Aleviler Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’inin sevdalıları olarak onun soyunun kesilmemesine şükretmenin bir ifadesi olsun diye İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşu ve Allah rızası için kurban kesiyoruz.
Ey Ehl-i Beyt yolunda olan Aleviler, kurban keserek Ehl-i Beyt’e sevgilerini gösterir ve kurbanın sırrına vakıf olmaya çalışırlar.
Ne mutlu İmam Hüseyin aşkına mateme bürünenlere,
Ne mutlu kurbanın sırrına olmaya çalışanlara,
Ne mutlu İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşuna,
Ne mutlu Yüce Peygamber soyunun kesilmemesine.
Akıl ermez Yaradan’ın sırrına
Muhammed Ali’ye indi bu kurban
Kurban olayım kudretinin nuruna
Hasan Hüseyin’e indi bu kurban
Ol İmam Zeynel’in destinde idim
Muhammed Bakır’ın postunda idim
Cafer-i Sadık’ın izinde idim
Kazım Musa Rıza’ya indi bu kurban
Muhammed Taki’nin nurundan idim
Ali’yel Naki’nin sırrından idim
Hasan’ül Askeri’nin darında idim
Muhammed Mehdi’ye indi bu kurban
Aslı Şahı Merdan Gurruhu Naci
Gerçeğe bağlı bu yolun ucu
Senede bir kurban Talib’in borcu
İsmail Peygambere indi bu kurban
Tarikattan Hakikata ereler
Cenneti ala’ya hülle sereler
Muhammed Ali’nin yüzün göreler
Erenler aşkına indi bu kurban.
Şah Hatayım edebilir mi her can
Kurbanın üstüne yürüdü erkan
Tırnağı tesbih kanı da mercan
Mümin müslüme indi bu kurban
KUMRUDAN
Hiçbir bina aşk binası gibi sağlam değildir
Aşk binasını kuranlara binlerce aferin
Muhabbet badesinden doyası içmeyen insan
Aşkın nice dertlere derman olduğunu bilemez
Aşk sırrından haberdar olan her akıl sahipleri
Aşk bostanın cennet gülünden üstün olduğunu anlamıştır
Gönlüme levhi mahfuz defterinin başlangıcındır
Hayber kalesi Fatihi Şahın Fazileti gelir
Medine şehrinde ateş göklere yükselince
Peygamber kızı Fatima’nın ağlar sesi gelir
Kimi vakit kana çevrilen kalbimin hatırına
Ali’nin başında görülen kılıç yarası gelir
İmam Hasan’ın Şehit oluşu canıma ateş saldı
Her zaman yaralı kalplerin yasını tutası geldi
Ne kadar yer yüzünü gezsem seyretsem karşıma,
Dudakları susuz Hüseyin’in sahrayı Kerbelası gelir
Düşmüştür Fırat kenarında bir kahraman genç kolsuz
Yine de çadırlara su götürmeden gitmeye ustası gelir
Bir tarafta çöller çalkalanan fıratın suyu akar
Sakine’nin yine de susadım diyen sesi gelir
BEYT
Hakikat yolunun yüce yolcusu
Tenin pare pare İmam Hüseyin
Kırk pare bölündü ol Şah-ı mazlum
Canın pare pare İmam Hüseyin
Kerbela Sultanı buldu çareyi
Nurlu simasında aldı yareyi
O kumlu çöllerde kanlı deryayı
Al kanın kurumaz İmam Hüseyin
Bugün bize yassı matem denildi
Kanların akınca toprak dirildi
Bütün Ehl-i Beyt’in yasa büründü
Kılındı namazın İmam Hüseyin
Deli Bora der ki böylesi devran
Derde tahammül kılmaz cümle bu cihan
Alemin Sultanı Ey Şah-ı Kerem
Kurbanın kesildi İmam Hüseyin.
Daha öncesi söyleşilerimizde de belirttiğimiz gibi Muharrem ayı pek çok tarihsel olayın cereyan ettiği bir aydır. Bu olaylardan biri de Nuh tufanıyla ilgilidir. Bilindiği gibi Nuh tufanında Hz. Nuh’un gemisi 40 gündüz 40 gece su içinde kaldıktan sonra, Muharrem Ayının 10. günü karaya oturmuştur.
Gemide olanlar, ellerinde kalan yiyecekleri bir araya getirerek bir çorba yapmışlar ve Tanrı’ya şükretmişlerdir.
Bu çorbada 10 değişik yiyecek bulunduğu için adına Aşüre denilmiştir. Çünkü Aşüre sözcüğü Arapça’nın da mensup olduğu Sami dillerinde 10 anlamına gelmektedir.
Nitekim Nuh Peygamberin ve gemidekilerin Sami dillerinde konuştuğu rivayet edilmektedir.
Zamanla Aşüre yada Aşura sözcüğü anlam genişlemesine uğrayarak Muharrem Ayının 10. Günü yaşanan Kerbela katliamıyla bu ilintili bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır.
Bu nedenle denildiğinde akla Kerbela olayı gelmektedir.
O halde nedir Aşura’nın önemi ve anlamı?
Aşura; Erdemli, yiğit, ilkeli, dürüst, şefkatli ve korkusuz bir kahramanın, zamanın zalimleri tarafından 6 aylık süt emen çocuğuna varıncaya değin, tüm yakınlarıyla birlikte acımasızca ve günlerce susuz bırakılarak şehit edildikleri gündür.
Bu facia yaşandığında takvimler hicretin 61 yılı Muharrem Ayının 10. Gününü gösteriyordu.
Derviş Baba nalet etti yezite
Bizim tevellamız ol Ehl-i Beyt’e
Tam 73 Şehit o susuz çölde
Aşura gününde tarih ağladı
Aşura;
Abdullah oğlu Muhammed oğlu Ali oğlu İmam Hüseyin’in önderliğinde gerçekleşen bir kahramanlık destanının adıdır. Bu destan İmam Hüseyin’in zalime boyun eğerek yaşamaktansa, yaşamı pahasına da olsa şerefle ölmeyi seçtiği günün destanıdır.
Selam olsun o günün Şanlı Kahramanlarına Selam olsun Kerbela Şehitlerine Selam olsun Şehitlik okulunun baş öğretmeni olan İmam Hüseyin’e Aşura, mazlumun zalime, öldürülenin öldürene ve kanın kılıca galip geldiği günün adıdır.
Aşura, mazlumların ölümcül suskunluk ve durgunluğunu, zalimleri yok eden bir volkana dönüştüren özgürlük davasının adıdır. Aşura, yüzyıllar boyu sürecek olan haksızlığa karşı gelme geleneğinin ateşinin yakıldığı günün adıdır. Bu böyle ve öyle bir başkaldırıdır ki çağlar boyu mazlumlara umut ışığı, kimsesizlerin manevi sığınağı, zalimlerin bitmez tükenmez korkusu olarak hep yaşanmış ve yaşatılmıştır.
Biz Aleviler, yüzyıllar boyu çektiğimiz sıkıntılara ve baskılara karşı direnme gücünü işte bu başkaldırıdan ve bu başkaldırının kahramanı olan İmam Hüseyin’den alıyoruz. Zulme ve zalimlere karşı direniyoruz, Çünkü, Ehl-i Beyt’i çok seviyoruz, Çünkü, Hz. Muhammed hem İmam Ali’yi çok seviyoruz, Çünkü, Peygamber soyunun sevdalısıyız, Çünkü, Mücadelemizin önderi İmam Hüseyin’dir, Çünkü, Biz zalime boyun eğmeyip, şerefle ölmeyi tercih edenlerin sevdalısıyız.
Tufanda Nuh Peygamberin gemisine binenler nasıl kurtuluşa erdilerse, Muharrem’de de oruç tutarak ve matem’e bürünerek Ehl-i Beyt gemisine binenler de öylece kurtuluşa ereceklerdir. Biz Ehl-i Beyt yolunun yolcularıyız ve o yolun sevdalısıyız. Aşura, Ehl-i Beyt’in izinden yürüyenlerin, kurtuluşa erdiği gündür.
Ehl-i Beyt’in gidenler manevi kurtuluşa erenlerdir.
Nitekim yüce Peygamberimiz;
“Gerçekten Hüseyin bir hidayet meşalesi ve kurtuluş gemisidir. Hüseyin benden ben de Hüseyin’denim, kim Hüseyin’i severse Allah da onu sever” demiştir.
Görüldüğü gibi Alevi olmak Hüseyni olmaktır, Hüseyni olmak Muhammedi olmaktır, Muhammedi olmak ise Hak’ka kul olmaktır, yüreği Tanrı sevgisiyle dolu olmaktır.
Tüm yaratılanları yaratandan ötürü sevmektir.
Derman-i der Kuran Hak Kuran-ullah
Sevenin gönlünden gitmiyor Billah
Cümlemizin muradın ver Allah Allah
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Ne mutlu İmam hüseyin’e gönül verenlere,
Ne mutlu sevenlere sevilenlere,
Ne mutlu hidayet meşalesinin ışığıyla aydınlananlara…
Yüce Tanrı yaptığımız tüm ibadetleri kabul eylesin, ibadetlerimiz Ulu Dergahta Hak Defterine yazılsın, Yüce Peygamberimizin ve tüm 12 İmamların şefaati üzerinize olsun. Allah Allah…
MERSİYE
Zulüm ile işkenceyi aştılar
Zalim küfeliler reva gördü şetçiler
Peygamberin torunları zillete düştüler
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Nerede kalmışsın Ey Şahım Ali
Kerbela çölüne uzat bir eli
Baştan başa oldu çöller kan seli
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Kerbela çölü kan zulüm ile taşmıştır
Goncaların güler yüzü solmuştur
Ali Ekber arzusuna varmıştır
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Daha öncesi söyleşilerimizde de belirttiğimiz gibi Muharrem ayı pek çok tarihsel olayın cereyan ettiği bir aydır. Bu olaylardan biri de Nuh tufanıyla ilgilidir. Bilindiği gibi Nuh tufanında Hz. Nuh’un gemisi 40 gündüz 40 gece su içinde kaldıktan sonra, Muharrem Ayının 10. günü karaya oturmuştur.
Gemide olanlar, ellerinde kalan yiyecekleri bir araya getirerek bir çorba yapmışlar ve Tanrı’ya şükretmişlerdir.
Bu çorbada 10 değişik yiyecek bulunduğu için adına Aşüre denilmiştir. Çünkü Aşüre sözcüğü Arapça’nın da mensup olduğu Sami dillerinde 10 anlamına gelmektedir.
Nitekim Nuh Peygamberin ve gemidekilerin Sami dillerinde konuştuğu rivayet edilmektedir.
Zamanla Aşüre yada Aşura sözcüğü anlam genişlemesine uğrayarak Muharrem Ayının 10. Günü yaşanan Kerbela katliamıyla bu ilintili bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır.
Bu nedenle denildiğinde akla Kerbela olayı gelmektedir.
O halde nedir Aşura’nın önemi ve anlamı?
Aşura; Erdemli, yiğit, ilkeli, dürüst, şefkatli ve korkusuz bir kahramanın, zamanın zalimleri tarafından 6 aylık süt emen çocuğuna varıncaya değin, tüm yakınlarıyla birlikte acımasızca ve günlerce susuz bırakılarak şehit edildikleri gündür.
Bu facia yaşandığında takvimler hicretin 61 yılı Muharrem Ayının 10. Gününü gösteriyordu.
Derviş Baba nalet etti yezite
Bizim tevellamız ol Ehl-i Beyt’e
Tam 73 Şehit o susuz çölde
Aşura gününde tarih ağladı
Aşura;
Abdullah oğlu Muhammed oğlu Ali oğlu İmam Hüseyin’in önderliğinde gerçekleşen bir kahramanlık destanının adıdır. Bu destan İmam Hüseyin’in zalime boyun eğerek yaşamaktansa, yaşamı pahasına da olsa şerefle ölmeyi seçtiği günün destanıdır.
Selam olsun o günün Şanlı Kahramanlarına Selam olsun Kerbela Şehitlerine Selam olsun Şehitlik okulunun baş öğretmeni olan İmam Hüseyin’e Aşura, mazlumun zalime, öldürülenin öldürene ve kanın kılıca galip geldiği günün adıdır.
Aşura, mazlumların ölümcül suskunluk ve durgunluğunu, zalimleri yok eden bir volkana dönüştüren özgürlük davasının adıdır. Aşura, yüzyıllar boyu sürecek olan haksızlığa karşı gelme geleneğinin ateşinin yakıldığı günün adıdır. Bu böyle ve öyle bir başkaldırıdır ki çağlar boyu mazlumlara umut ışığı, kimsesizlerin manevi sığınağı, zalimlerin bitmez tükenmez korkusu olarak hep yaşanmış ve yaşatılmıştır.
Biz Aleviler, yüzyıllar boyu çektiğimiz sıkıntılara ve baskılara karşı direnme gücünü işte bu başkaldırıdan ve bu başkaldırının kahramanı olan İmam Hüseyin’den alıyoruz. Zulme ve zalimlere karşı direniyoruz, Çünkü, Ehl-i Beyt’i çok seviyoruz, Çünkü, Hz. Muhammed hem İmam Ali’yi çok seviyoruz, Çünkü, Peygamber soyunun sevdalısıyız, Çünkü, Mücadelemizin önderi İmam Hüseyin’dir, Çünkü, Biz zalime boyun eğmeyip, şerefle ölmeyi tercih edenlerin sevdalısıyız.
Tufanda Nuh Peygamberin gemisine binenler nasıl kurtuluşa erdilerse, Muharrem’de de oruç tutarak ve matem’e bürünerek Ehl-i Beyt gemisine binenler de öylece kurtuluşa ereceklerdir. Biz Ehl-i Beyt yolunun yolcularıyız ve o yolun sevdalısıyız. Aşura, Ehl-i Beyt’in izinden yürüyenlerin, kurtuluşa erdiği gündür.
Ehl-i Beyt’in gidenler manevi kurtuluşa erenlerdir.
Nitekim yüce Peygamberimiz;
“Gerçekten Hüseyin bir hidayet meşalesi ve kurtuluş gemisidir. Hüseyin benden ben de Hüseyin’denim, kim Hüseyin’i severse Allah da onu sever” demiştir.
Görüldüğü gibi Alevi olmak Hüseyni olmaktır, Hüseyni olmak Muhammedi olmaktır, Muhammedi olmak ise Hak’ka kul olmaktır, yüreği Tanrı sevgisiyle dolu olmaktır.
Tüm yaratılanları yaratandan ötürü sevmektir.
Derman-i der Kuran Hak Kuran-ullah
Sevenin gönlünden gitmiyor Billah
Cümlemizin muradın ver Allah Allah
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Ne mutlu İmam hüseyin’e gönül verenlere,
Ne mutlu sevenlere sevilenlere,
Ne mutlu hidayet meşalesinin ışığıyla aydınlananlara…
Yüce Tanrı yaptığımız tüm ibadetleri kabul eylesin, ibadetlerimiz Ulu Dergahta Hak Defterine yazılsın, Yüce Peygamberimizin ve tüm 12 İmamların şefaati üzerinize olsun. Allah Allah…
MERSİYE
Zulüm ile işkenceyi aştılar
Zalim küfeliler reva gördü şetçiler
Peygamberin torunları zillete düştüler
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Nerede kalmışsın Ey Şahım Ali
Kerbela çölüne uzat bir eli
Baştan başa oldu çöller kan seli
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Kerbela çölü kan zulüm ile taşmıştır
Goncaların güler yüzü solmuştur
Ali Ekber arzusuna varmıştır
Ya Hüseyin Ya Hüseyin ya Mustafa
Muharrem orucu kendine özgü kuralları olan bir ibadettir.
Bu kurallar kişiden kişiye ve yörelere göre bazı değişiklikler gösterse de genel kurallar bellidir.
Oruç denildiğinde kuşkusuz ilk akla gelen her türlü yemeden ve içmeden kesilmek ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır.
Bunlar üzerinde hiçbir ihtilafın olmadığı hususlardır.
Bununla birlikte Alevilerin orucunda bir de susuzluk olgusu vardır ki bu olgu Muharrem orucunu özel kılan unsurlardan biridir.
Muharrem orucu süresince Hz. İmam Hüseyin’in susuzluğuna hürmetten su içmemek çok önem verilen bir kuraldır.
Oruç süresince su içmemek suretiyle İmam Hüseyin ve diğer Kerbela Şehitlerinin susuzluğuna ortak olmak, onların acısını hissetmek amaçlanmıştır.
Bununla birlikte 12 gün boyunca su içmeden durmak insan sağlığı açısından sakıncalı durumlara yol açabilir.
Unutulmamalıdır ki dinde zorlaştırma değil kolaylaştırma esastır. Nitekim Taha suresinin 2. Ayetinde belirtildiği üzere; Yüce Allah kulları için zorluk değil kolaylık ister. Bu nedenle vücudun ihtiyaç duyduğu suyu değişik yollarla da olsa karşılamak şarttır.
Oruç tutan can, saf su içmese bile sulu yiyeceklerle vücudun su ihtiyacını gidermelidir.
Hiçbir ibadet insanın sağlığından önemli değildir. Tersine ibadetler insan sağlığını düzelterek ve gözeterek yapıldığında gerçek ibadet olma vasfına sahip olurlar. Bu nedenle insan sağlığı bakımından gerekli olan gıdaları almak ibadetin makbul olması için şarttır. Aksini düşünmek, kişinin kendi kendine boş yere eziyet etmesi demek olacaktır.
Bu hususta Yüce Peygamberimizin “Müjdeleyin, nefret etmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın” sözü hatırdan çıkartılmamalıdır.
Nitekim dince oruç tutmaması gerekenler dikkate alındığında, dinde kolaylığın önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Hasta olanlar, anne olup süt emzirenler, hamile olanlar ve ülkemizin sınırlarını koruyan görevdeki askerler oruç tutmamalıdır. Adet dönemindeki kadınların ise oruç tutup tutmayacakları ihtilaflıdır. Ancak adetli olmak bir kirlilik değildir, insan neslinin devamı için gerekli olan doğal bir olaydır. Bu durumdaki kadınlar kendilerini hasta ve bitkin hissetmiyorlarsa oruçlarını tutabilirler.
Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde de içtenlik temel kuraldır. İçtenliğin sağlanabilmesi de zorlaştırmayla değil ancak kolaylaştırmayla mümkündür. Unutulmamalıdır ki Alevi inancı şekilcilikten ve kalıplardan yana değildir. Asıl olan manevi derinliğe ulaşarak özü yakalamaktır.
Muharrem orucu ve matemdeki öz Hz. İmam Hüseyin ve diğer Kerbela şehitlerinin acılarının, sıkıntılarının ve çektikleri susuzluğun yüreğimizde ve beynimizde hissedilmesidir..
Bunu hissetmek bir takım şekillerle ve katlanılması güç kurallarla olmaz. Kerbela Şehitlerinin acısını hissetmek onları büyük bir aşkla severek olur. Onları ve onların yaşamını hayatımıza egemen kılarak olur. Her türlü zulme ve tüm zalimlere karşı çıkıp mazlumların safına geçerek olur.
Hz. İmam Hüseyin ve Kerbela Şehitlerinin davası insanlık davasıdır. İnsanca, korkusuzca ve şerefle yaşamanın davasıdır. İşte bu gerçekleri anlamak ve kavramak, Muharrem orucunun ve matemin özünü keşfetmek demektir.
Bu ayda her zaman olduğu gibi insan olmanın kemaletiyle özümüzü dara çekip iç dünyamızı sorgulamalıyız.
İmam Hüseyin gibi mi yoksa lanetlenmiş soy olarak Kuran’da geçen zalim yezit gibi mi yaşayalım. İçimizdeki yeziti adam etmeden dışımızdaki yezite lanet etmek veya okumak kişiye ne kazandırır ki? Ne mutlu bu bilinçle oruç tutan canlara. Ne mutlu Şehitler Şahı İmam Hüseyin’in yoluna gönül verenlere. Ne mutlu Hüseyin’i hayat yaşayanlara.
Muharrem orucu boyunca düğün, nişan, sünnet ve benzeri eğlenceler yapılmaz. Can incitilmez, kan akıtılmaz, etyenmez. Çünkü bu matem Kerbela Şehitlerine hürmeten tutulan bir matemdir. Onların acı çektiği, sıkıntılara maruz kaldığı bir ayda, eğlence yapmak, kan akıtmak, can incitmek matemin mantığına aykırıdır.
Muharrem orucu boyunca yıkanmamak, tıraş olmamak, elbise değiştirmemek günümüz koşullarında ve kent yaşamında katlanılması imkansız sorunlara yol açmaktadır. Yıkanmadan, tıraş olmadan çalışmak ve toplumsal yaşama katılmak telafisi güç zararlara neden olacaktır. Bir Alevi memurun tıraş olmadan, yıkanmadan ve elbise değiştirmeden işine devam edebilmesi mümkün değildir.
Bunlar olmazsa olmaz kurallar olarak görülmemelidir.
Bunlara katılıp veya takılıp kalmak şekil ve kalıba hapsolmak demektir. Oruç ve matemdeki özü kavrayamamak demektir. Bizler Aleviler olarak ibadetlerdeki Batıni-içsel yönü anlayarak ibadet ediyoruz. Şekil ve şölenlerden sıyrılarak manevi derinliğin hazzını tadıyoruz. Aşkla, huzur ve mutlulukla Yüce Tanrı’nın rızası için oruç tutuyoruz. Ne mutlu ibadet ederek huzura kavuşanlara. Ne mutlu Ehl-i Beyt sevdalılarına. Ne mutlu Hak Muhammed Ali sevgisini yüreklerinde duyanlara.
Yüce Allah yaptığımız tüm ibadetleri kabul eylesin. İbadetlerimiz Ulu Dergahı İzzetinde kabul olsun. Tüm Ehl-i Beyt ulularının himmetleri üzerinize olsun.(Allah Allah ).
Allah cemi cümlemizi anlayışlı kullarından eylesin. Bizleri Kuran’ın ve Ehl-i Beyt’in aydınlık yolundan ayırmasın.
Hak ehli Hakka uyandır.
Amin.
MERSİYE
Çıkıp dört köşeyi seyran eyleyen
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Hak için canını kurban eyleyen
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Müminlerin bade sunar elinde
Ölsem gerek arzum kaldı yolunda
Şehit düştüm Kerbela’nın çölünde
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Müminlerin gül bengini çekiyor
Aşk ateşi bu sinemi yakıyor
Daha kanın ılgıt ılgıt akıyor
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Kalbimin aynası gözümün yazısı
El aman dergahtan yat etme bizi
Her demde baş verir gerçekler özü
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Hel eta şanında okunur ayet
Lanazınsın kul hüvallahü ehad
Cümlemizi mahrum etme ta ebet
Yarenlerin bende İmam Hüseyin
Hadıya dost benim tende canımdır
Canımdan içeri tende canımdır
Daima ben kulum dost sultanımdır
Dostum cemalini gördüm eyvallah
Değerli canlar;
Muharrem Ayının inancımızdaki yerini özel kılan olaylardan biri de Matem Ayı olmasıdır.
Matem, çok sevilen çok değerli olan bir şeyi veya bir kimseyi kaybetmenin verdiği acıyı en ileri düzeyde hissetmenin adıdır.
Bu ay Alevilerin yani gerçek müminlerin matem ayıdır. Çünkü bu ay Hz. İmam Hüseyin ve ikrar verenlerin Kerbela’da hunharca katledildikleri aydır. Kerbela zulmü insanlık tarihinin utanç sayfalarından biridir. İnsanlık Kerbela’da çok değerli bir varlığı zulme kurban vermiştir.
Peygamberler Sultanı Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’inin kan ağladığı, mübarek bedenlerin Kerbela çöllerinde yerlere serildiği, başlarının mızraklar ucunda gezdirildiği, tüm Müslümanların namusu olan Ehl-i Beyt kadınlarının çıplak develer üzerinde perişan edildiği ay olan Muharrem Ayında yer ve gökler baştan başa karalar bağlamış, mateme bürünmüştür.
Bu ay, Ehl-i Beyt’i sevenler ile sevmeyenlerin ayrıştığı aydır. Gerçek müminlerin tevella ile Ehl-i Beyt’e bağlandıkları, teberra ile de zalimlere muhalefet ettikleri bir aydır bu ay.
Matemimiz Ehl-i Beyt aşkınadır
Matemimiz İmam Hüseyin aşkınadır
Matemimiz mazlumlar aşkınadır
Bir tarafta adaletin, hakkın, şerefin, kahramanlığın temsilcisi İmam Hüseyin ve yol yarenleri, diğer tarafta ise zalim yezitin katilleri.
İşte bu ayda matem tutmak, adaletten, haktan, şereften yana olmak demektir. Zulme boyun eğmeyen İmam Hüseyin için yas tutmak demektir.
Peygamber soyunun acısıyla ağlamak demektir.
Bu ayda matem tutmak zalimlere karşı öfkemizin yüzyıllar sonra bile tükenmediğini göstermek demektir. Şehitler Şahı İmam Hüseyin aşkıyla dolmak demektir.
Matem donunu giydi bulutlar bölük bölük
Boran gamında koptu vü tufan Ya Hüseyin
Gökler boyandı mateme gün giydi karalar
Mahvoldu arada mah-ı taban Ya Hüseyin
Yüce Peygamberimizin göz bebeği, torunu, Hz. İmam Ali Efendimizin kendisi gibi yürekli oğlu, Şehitler Şahı Hz. İmam Hüseyin Kerbelada mübarek canını adalet uğruna, Peygamber yoluna, Şahı Merdan yoluna, Hak ve Halk yoluna feda etmiştir. Onun örnek kıyamı yüzyıllar boyunca tüm mazlumların güç aldığı mübarek bir kıyamdır.
Hiçbir koşulda zulme boyun eğmemek gerektiğini, hakkı ve adaleti can pahasına da olsa savunmak gerektiğini öğreten bir kıyamdır. Hak ile batılın furkanı, Aşıkların destanı ve sadıkların meydanıdır Kerbela.
Düştü Hüseyin atından Sahray-ı Kerbela
Cibril git haber ver Sultanı Enbiyaya
Kerbela kıyamı kahramanlığın, yiğitliğin, haysiyetin ve zulme isyanın öğretildiği bir okul gibidir. Hz İmam Hüseyin de bu okulun baş öğretmenidir.
Bu okulda okuyup mateme bürünenlere selam olsun
Bu okulda okuyup da insan olanlara da selam olsun
İmam Hüseyin için ah çekip ağlayanlara selam olsun yezite ve tüm zalimlere nalet okuyanlara selam olsun
Zulüm altında inleyen mazlumların tek ümit ışığı biziz.
Bir can için bu mazlumların ümit ışığını nasıl söndüreyim diyen İmam Hüseyin’in ışığı hiç kuşku yok ki onu sevenlere şefaat olarak dönecektir. O ümit ışığı müminlerin kurtuluş çırağı olacaktır. Zalimlere başkaldırı olacaktır. İnsanca ve korkusuzca yaşamanın hiç sönmeyen ateşi olacaktır. Bu ateş sonsuza değin yanacaktır.
Bu ateş gönlümüzü, gözümüzü, yolumuzu ve ufkumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Bu ateş kalbimizi tutuşturan bir ateştir, ışıktır, insan olmanın vasfına ermenin ateşidir.
Ne mutlu yüreğindeki o insanlık ışığını söndürmeyenlere. Ne mutlu İmam Hüseyin aşkıyla matem tutanlara. Ne mutlu Kerbela Şehitleri için gözyaşı dökenlere. Sözlerimizi bir Hak aşığının sözleriyle bitirelim.
Güneşe koşan yollar bizim
Kış ardından bahar bizim
Karlı duvak takmış dağda
Geceyi yakan ateş bizim
Yalanı yenen dostluk bizim
Zulümü yenecek gönül bizim
Ufka açan turnalarla
Ali bizim Hasan bizim Hüseyin bizim
Yüce Tanrı yaptığımız tüm ibadetleri kabul eylesin, ibadetlerimiz Ulu Dergahta Hak Defterine yazılsın.Hz. Muhammed Mustafa ve tüm Ehli Beyt’in şefaati üzerinize olsun.
Allah Allah.
Değerli canlar;
Çıkarılan hükümleri tatbik edecek bir liderin ve liderliğin (İmamet’in) gerekli olduğunu kabul etmek farzdır ve aklen de elzemindir. (O da Ehl-i Beyt Ali Abadır)
MERSİYE
Durdum divanına ellerim bağlı
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Bu aşkın elinden ciğerim dağlı
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Macerayı Kerbela’nın bir günü
Mülkümüz şu dünyada fanidir fani
Yetiş Hızır yetiş car günün
bugün Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Dermanı der Kuran Hak Kuran-ullah
Sevenin gönlünde bitmiyor billah
Cümlemizin muradını ver Allah Allah
Yetiş imdadımıza İmam Hüseyin
Ya İmam-ı Mustakim server
Muhammed Mustafa’nın aşkına verelim selavat.
Allah ümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala Ali
Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine Selavat.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.