15 Kasım 2024 Cuma
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
5 kilo kokain ele geçirildi
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Kıymetli okurlarım ; En Kalbi duygularımla saygı ile sevgi ile Muhabbetle hasretle sizleri selamlıyorum. Cumanız Mübarek olsun. 06. Şubat 2024 günü Kutlayacağımız Miraç Günü ve gecesi Hayırlı olsun Mübarek olsun. Tüm Okurlarımın Miraç Kandilini kutluyorum . Dualarımız kabul ve makbul olsun.
Miraç hadisesi, bir dizi sıkıntılı ve üzücü olaydan sonra meydana gelmiştir. Resûlullah Efendimiz’in [s.a.v] mübarek eşi Hz. Hatice validemiz [r.anhâ] vefat etmiş, ardından da amcası Ebû Tâlib’in ölümüyle daha da yıkılmıştır. Her iki yakınını da aynı sene içinde kaybettiği için o seneye “hüzün yılı” denilmiştir. Resûlullah Efendimiz’in [s.a.v] günlerce dışarı çıkmadığı olmuştur.
Hz. Hatice validemiz [r.anhâ] hayatta iken Resûlullah’ın [s.a.v] destekçisiydi. Ona her daim sabretmesini telkin ediyor, onu teselli ediyordu. Allah’ın [c.c] kendisini muzaffer kılacağını söylüyordu. Ebû Tâlib de öyle … O, Kureyş’e karşı güçlü bir himayeci ve yardımcı idi. Amcası Ebû Tâlib ölünce Kureyşliler, o hayatta iken Hz. Peygamber’e [s.a.v] yapamadıkları eziyetleri yapmaya başladılar.
Allah Resûlü [s.a.v] sıkıntılı hadiselerle yüzyüze ve zâhiren yapayalnız kalmış durumdayken Miraç olayı meydana gelmiştir. Hz. Peygamber [s.a.v] hicretten bir buçuk yıl kadar önce Receb ayının 27. gecesi, Cebrâil [a.s] vasıtasıyla Mekke’den alınmış, oradan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya getirilmiştir.
Ayet-i kerimede bu husus şöyle anlatılmıştır:
“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir” (İsrâ 17/1).
Peygamber Efendimiz [s.a.v] burada birçok peygamberle görüşmüş ve onlara imamlık yaparak namaz kıldırmıştır.
İşte Resûlullah’ın [s.a.v] Mekke’den alınıp Kudüs’e getirilmesine, Kur’an’ın tabiriyle gece yürüyüşü anlamına gelen “İsrâ” adı verilmektedir.
Aslında Resûlullah’ın [s.a.v] gerçek yolculuğu bundan sonra başlamıştır. İşte “Miraç”, adını bu yolculuktan alır.
Hz. Peygamber [s.a.v], isrâ ve miraç mucizesiyle, dünya üzerindeki yolculuğundan semalara doğru bir yolculuğa, hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın işitmediği, Allah’ın kendisine ve ümmetine birçok hediye verdiği bir yükseliş gerçekleştirmiştir. Cennet nimetlerini ve cehennem azabını müşahede etmiştir. Aslında, en önemlisi Miraç, sevgilinin sevgiliye kavuştuğu gecedir … Kur’an’ın da anlatımıyla, Resûlullah [s.a.v] Allah’a [c.c] iki yay arası ve hatta daha da yakın olmuş ve onu baş gözü ile görmüş.
Miraç kandilinde oruç tutmanın fazileti nedir?
Ebû Hüreyre [r.a] Resûlullah’ın [s.a.v] şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“Receb ayında bir gün ve gecesi vardır ki, her kim o günde oruç tutup gecesini ibadetle ihya ederse, yüz sene oruç tutmuş gibi sevap kazanır. Bu gece recebin bitimine üç gün kala olan gecedir.”
Halife Ömer b. Abdülaziz [rh.a], Basra Valisi Haccâc’a gönderdiği bir mektupta şöyle demiştir:
“Sana, senenin dört gecesini tavsiye ediyorum. Bu gecelerde Allah Teâlâ’nın rahmeti sağanak halinde yağar: Receb ayının ilk gecesi (Regaib kandili) ile yirmi yedinci gecesi (Miraç kandili), şaban ayının yarısındaki gece (Berat kandili) ve ramazan bayramı gecesi (bayramın bir gün öncesinin akşamı).”
Miraç Gecesini Nasıl İhya Etmeliyiz?
Miraç gecesi, ulvî bir gecedir. Bu mübarek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadetle Allah’a karşı şükran borçlarımızı ödemeliyiz; namaz kılmalı, Kur’an okumalı ve Allah’tan af ve bağış dilemeliyiz, çoluk çocuğumuza bu gecenin anlam ve önemini öğretmeliyiz.
Çevremizdeki yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım ellerimizi uzatmalıyız. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmeli ve dualarını almalıyız. Ebediyete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anarak ruhlarını şâdetmeliyiz. Dostlarımızla tebrikleşmeli, sevgi ve saygı duygularımızı perçinlemeliyiz.
Kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah’a [c.c] daha da yakın olmaya çalışılmalıdır. Bilelim ki Allah’a [c.c] yakınlık, O’nun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür.Bazı rivayetlerde Hz. Peygamber [s.a.v] tarafından Receb ayının 27. gecesine rastlayan mübarek Miraç gecesinde on iki rekât nâfile namaz kılınması tavsiye edilmiştir.
“Receb ayında öyle bir gece vardır ki, o geceyi ihya edene yüz senelik ecir ve mükâfat vardır. Bu gece, recebin bitmesinden üç gün önceki gecedir.
Bu gecede, (her iki rekâtta bir selâm verilerek) on iki rekât namaz kılıp ardından yüz kere, ‘Sübhânellah, velhamdülillâh, velâ ilâhe illallahü vallahü ekber’ diye dua eden ve yine yüz kere istiğfarda bulunan, Resûlullah’a [s.a.v] yüz defa salavat getiren, sonra da kendi nefsi için ister dünyevî ister uhrevî olsun duada bulunan ve oruçlu olarak sabahlayan kimsenin duasını Allah [c.c] kabul eder.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 3812.)
Gündüz de oruçlu bulunmalıdır. Bu durumda günahla ilgili olmaksızın yapılacak her duanın kabulü, Allah’tan umulur.