15 Kasım 2024 Cuma
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
5 kilo kokain ele geçirildi
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Sizlere sevgi ve hasret dolu selamlarımı sunarım.
Allah’ın rahmeti, bereketi, selamı, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Ramazan geliyor, Ramazanınız mübarek olsun. Allah, bu on bir ayın sultanını cümle ümmet-i Muhammed, âlem-i İslâm için hayırlı etsin. Bu güzel ayın bereketinden istifade etmeyi cümle müslüman kardeşlerimize nasip eylesin. Mutlu, hayırlı ve uğurlu bir Ramazan olsun.
”Ey iman eden kullarım!
Ramazan orucu, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı, tâ ki takvâ ehli insanlar olasınız diye.” emrediliyor. Ramazan ayı boyunca müslümanların sıhhatli olanlarının,durumu müsait olanların, seyahatte olmayanların, hasta olmayanların, yaşlı olmayanların hepsinin bu orucu tutması boyunlarına borç. Allah’ın büyük emri, dinimizin direklerinden, çok önemli ibadetlerinden biri… İnsanoğlu için de son derece önemli bir ibadet. İnsanoğlunun nefsinin, egosunun, iradesinin eğitimi için çok muazzam bir ibadet.
Su, Allah’ın helal bir maddesi ve bizim hayatımızın direği, çok önemli, onu içmemiz lazım, Allah buna müsaade etmiş. Ama oruçlu olduğumuz zaman ne kadar susasak su içmiyoruz. Yemek yemek bizim yaşamamız için gerekli, helal bir gıda ile doymamız lazım ki ibadet yapabilelim, çeşitli faaliyetlerimizi devam ettirebilelim; ama onu da yapmıyoruz. Evlilik insanoğlu için; nefsin bekası için, Allahu Teâlâ hazretlerinin bizlere gül gibi çocuklar vermesi için çok önemli; – nikâhlanmak, evlenmek, çoluk-çocuk sahibi olmak Allah’ın emri olan bir iş- ama oruçta bu faaliyetler de engelleniyor. Yani insanın içinin, nefsinin, kendisinin çok şiddetle arzu ettiği birtakım şeyleri Allahu Teâlâ hazretleri; Ey benim sevgili kullarım! Hadi bakalım bir müddet benim hatırım için bunları yapmamayı deneyin. diye, bize onlara karşı kendimizi tutmayı, canımız istese bile yapmamayı emrediyor ve biz de bu egzersizi bir ay boyunca yapıyoruz.
Takvâ ehli olalım diye. Takvâ sözünü bilirsiniz, takvâ ehli bir müslüman deyince öyle bir müslümana saygı duyarsınız. Demek ki çok ihlâslı, Allah’tan korkan, hiçbir işini yanlış yapmamaya çalışan bir kimseymiş, haram yemiyormuş, ibadetlerine düşkünmüş diye düşünürsünüz. Takvâ ehli olmak çok güzel bir şey. İşte oruç, insanı takvâ ehli bir müslüman yapıyor.
Çünkü insanoğlunun yapısında olan nefis, insanın arzularını kamçılar. Nefsi zaten arzularını temsil eder. Çeşitli arzular uyandırır, birçok şeyi yaptırmak ister. Birçok insan da nefsin arzularını yerine getiriyor, hatta nefsin arzularını yerine getirmek için bütün faaliyetlerini sürdürüyor. Parayı onun için kazanıyor, nefsin arzularını yerine getirmek için harcıyor. Harman savurur gibi harcıyor; nefsi için, keyfi için nasıl paralar harcıyor. Bunları zevki sefası için yapıyor; ama nefsin bu arzuları, yani hevâ-i nefs dediğimiz nefsin bitmez tükenmez, tatsız tuzsuz, zararlı, muzır, ısrarlı arzuları insanları çeşitli günahlara, haramlara sürüklüyor. Hırsızlık yaptırıyor, başkalarını kandırtıyor, namuslara lekeler, gölgeler düşürtebiliyor, insanlara içki içirtiyor, kumar oynatıyor, ”heyecan duyuyorum” diye çeşitli gayrimeşru eğlencelere saptırıyor.
Bu nefse dur demek lazım, bu nefsi ıslah etmek lazım. Allahu Teâlâ hazretleri, Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruyor ki:
O kurtulacaktır, dünyada da başı dinç, başı dik bir insan olacaktır; âhirette de sevap, mükâfat alacak, cennete girecek, felah bulacaktır. Nefsinin esiri olan, arzularının peşinde sürüklenen, haram-helal demeden, yasak, meşru, gayrimeşru ayrımı yapmadan keyfince ömür sürenin de, günahlara daldığı için hem dünyası, yuvası, işi perişan olacaktır, tahsil görüyorsa tahsili yarım kalabilir hem de âhirette cezasını çekecektir, felaketlere, hüsrana uğrayacaktır diyor, böyle bildiriyor Kur’ân-ı Kerîm
Ne kadar güzel ibadetlerimiz var, elhamdülillah Allah bizi müslüman eylemiş, bu güzel, akıllı, mantıklı, şuurlu, ciddi, bilimsel ibadetlere sahibiz. Namaz ibadetimiz ne kadar güzel bir ibadettir, günde beş defa. Oruç ibadetimiz ne kadar güzel bir ibadettir, ne kadar faydaları var; hem vücudumuza, hem ruhumuza, hem ailemize, hem dünyamıza, hem âhiretimize, hem irademize faydası var. ibadeti ne kadar güzel bir ibadettir,
Hâsılı, İslâm’ın her şeyi güzel, her hükmü güzel. “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” dediği gibi şairin, her şeyi âşık olunacak kadar güzel. Ve bu arada da oruç ibadeti çok güzel bir ibadet. Orucun ilk faydası insanın bedenine, sıhhatine geliyor ve insan oruç tuttuğu zaman sıhhatli bir insan oluyor. Midesi bir ay tatil yapmış oluyor. Ağır bir çalışma temposundan, çok hafif bir çalışma temposuna geçmiş oluyor, dinleniyor.
Ondan sonra ruhu dinleniyor, başı dinleniyor ve kalbi nurlanıyor. Büyüklerimiz diyorlar ki;İnsanın midesi tıklım tıklım dolu olduğu zaman kalbi, gönlü iyi çalışmıyor. Uyku bastırıyor, gözleri mahmurlaşıyor, duyguları zayıflıyor, gaddarlaşıyor, şehevî arzuları artıyor. Midesi boş olduğu zaman da kalbi nurlanıyor, güzel duygular doluyor, gözleri yaşarıyor, hassaslaşıyor, rikkatli, lirik bir insan oluyor, şiir dolu, duygu dolu bir hassas insan oluyor.
Fakirlerin halini, açların neler çektiğini anlamış oluyor ve Allahu Teâlâ hazretleri için, Allah rızası için fedakârlık yapmayı, Allah’ın rızasını kazanmak için sabretmeyi öğreniyor; bu da çok önemli. Dinimizin yarısı şükür, yarısı sabır duygusuna dayanır.
”Yâ Rabbi! Çok şükür bu nimetleri bana verdin.” diye insan, Allahu Teâlâ hazretlerine karşı çok güzel minnet duygularıyla dolar, taşar. Allahu Teâlâ hazretlerine hamd eder, O’nu tesbih eder ve Allah’ın en sevdiği işi yapmış olur; çok önemli.
Oruç, Ramazan hilalini görmekle başlar ve bayram hilalini görmeye kadar, bir kamerî ay boyunca devam eder. Böylece insan, akşamüstü güneşin battığı yerde, ilk nev hilâl, yeni hilali gördüğü zaman, ”Tamam, yarın Ramazan’ın birinci günüymüş.” der. O akşam teravih kılınır ve sahura kalkılır. ” Yâ Rabbi! Ramazan niyetine oruç tutmaya niyetlendim.” diyerek, imsak vaktinden itibaren yemek, içmek ve diğer şeylerini frenler, akşama kadar bekler, Allah rızası için orucunu tamamlar, akşam ezanından sonra da iftar eder.
Tabi aç ve susuz kalmak midenin orucudur, bu yeterli değil.İnsanın oruçta gözüne de sahip olması lazım, haramlara bakmaması lazım. Kulağımıza da hâkim olmamız; gıybet, dedikodu, yalan dolan dinlemememiz, bunları söyleyenlere yüz vermememiz, fırsat vermememiz lazım. Elimize sahip olmamız, kimseyi incitmememiz lazım. yemin etmek, yalan yere şahitlik etmek, birisini kıracak sözler söylemek olmamalı
Sahura kalktığınız zaman sadece yemeği düşünmeyin. Gidin, güzelce bir abdest alın, gece namazı da kılın. Göğün kapılarının açık olduğu bir zamanda, Ramazan’ın o mübarek gece saatlerinde, iki rekât da olsa teheccüd namazı kılarak, elinizi açıp Allah’a dua edin. Ramazan’da dualar reddedilmez; bir de sahur vaktinde, seher vaktinde yapılan dualar reddedilmez.
Biz bu an’aneyi devam ettiriyoruz. Hafızlar mihrabda Kur’ân-ı Kerîm okuyorlar; cemaat, Kur’ân-ı Kerîm’ini alıp karşıda oturup takip ediyor, dinliyor; ikisi de aynı sevabı alıyor. Kur’ân-ı Kerîm tekrar edilmiş oluyor. Onun için Ramazan’da Kur’ân-ı Kerîm çalışmanızı da çok güzelce yapın. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemeye çalışın, hatminizi tamamlamaya çalışın, bir hatim tamam olsun.
”Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin, sabah akşam onu tesbih eyleyin.”
Demek ki müslüman, âşık-ı sâdık bir kul olacak. Gözü yaşlı bir derviş olacak. Allah’ı hatırından çıkarmayacak, dilinden düşürmeyecek. Severek, âşık bir kul olarak, âşık-ı sâdık bir kul olarak Allahu Teâlâ hazretlerini hep anacak, bunu da unutmayın.
Allahu Teâlâ hazretlerini çok anın. Çünkü insan, Süleyman Çelebi cennetmekânın;
Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günah misli hazân.
dediği gibi, bir Allah demekten bile çok sevap kazanıyor.Zikrin sevabı bire yetmiş bindir. Hele o zikri insan gönlüne indirirse, yani diliyle söylemeyip de kimse anlamayacak bir şekilde kalbinden Allah Allah diyecek bir ileri derviş durumuna gelirse, o zaman dört milyon dokuz yüz bindir bir Allah demenin karşılığı.
Onun için gönlünüzden, dilinizden Allah’ı çok zikredin. Yunus’un ilahileri çok hoşuma gidiyor; bir ilahisi var, o da çok hoşuma giden bir ilahi. Diyor ki;
Yunus sen bu dünyaya niye geldin,
Gece gündüz hakkı zikretsin dilin.
Göçtü kervan kaldın dağlar başında
Dağlar başında yapayalnız, kervan göçüp de bîçâre kalmamak için bu fânî dünyada Rabbimizi, bize çeşitli nimetler ihsan eden Rabbimizi çok zikredeceğiz. Ramazan Kur’an ayıdır, zikir ayıdır; dilimizi Kuran’la, zikirle değerlendireceğiz, şereflendireceğiz.
Kendiniz için dua edin. İnsanın kendisine dua etmesi hakkıdır. Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor, tavsiye ediyor. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem emrediyor, tavsiye ediyor; ama sevdiklerinizi, anne babanızı, geçmişlerinizi, size iyilik yapanları, hocalarınızı, mürşitlerinizi duanızda unutmayın. Hem dünyanız hem âhiretiniz için, çoluk-çocuğunuz için, bütün müslüman kardeşlerinize duayı eksik etmeyin.
Bir sonuncu noktayı daha hatırlatacağım; ekseriyetle hayır ve ibadetler kat kat fazla mükâfâtlandırıldığı için zekâtları da Ramazan’da vermek iyidir. Mecburiyet yok, başka zaman da verilir. Zaten ele geçen zenginliğin üzerinden bir yıl geçtikten sonra farz oluyor; ama zekâtınızı Ramazan’da vermeyi âdet edinirseniz, iyi bir şey yapmış olursunuz. Çünkü Ramazan’daki ibadetler kat kat katlandırılıyor, mükâfâtı çok veriliyor.
Zekâtlarınızı unutmayın. Beldenizdeki yakın akrabanızdan başlayarak mutsuz, fakir, yoksul, perişan, hasta müslüman kardeşlerinize yardım elini uzatın, zekât verin. Onları mutlu edecek bağışlarda bulunun.
Allahu Teâlâ hazretleri dualarınızı kabul eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun. Şen ve esen olarak yaşayın.