15 Kasım 2024 Cuma
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
5 kilo kokain ele geçirildi
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Rahman ve Rahim olan Allahın adı ile.
Kıymetli Okurlarım! En kalbi duygularımla Muhabbetle saygı ile özlemle sizleri selamlıyorum Cumanız Mübarek olsun.2024 Yılının İlk Cuma Günü Gazetemizin köşesinden sizlere seslenmek sizlerle beraber olmak güzel bir duygu güzel bir haslet.
Yüce Allah (c.c.) insanı hem iyilik yapmaya hem de kötülük yapmaya elverişli bir kabiliyette yaratmıştır. İnsanoğlu bazen nefsinin ve duygularının etkisinde kalarak olumsuz davranışlarda bulunabilir. Dinimiz fıtrat dini olduğu için, insanın günah işleyebileceğini kabul etmiş ve günahlardan arınma yollarını bize öğretmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) “Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir.” [1] ve “Günahına tövbe eden kişi günah işlememiş gibidir.”
buyurarak bu hususu en güzel sekilde ifade etmiştir.
Kandiller ve üç aylar, günümüzün yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden, öze dönüşünü ihmal eden modern birey için, içe dönük bir bakış ve öz denetim fırsatıdır. Nitekim Cenab-ı Hak, günahımız ne kadar çok olursa olsun, biz O’nun kapısını pişmanlıkla çaldığımızda bizleri affedebileceğinin müjdesini vererek söyle buyurmaktadır: “Ey kendi nefisleri aleyhine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Doğrusu Allah günahlarınızın hepsini bagışlar. Çünkü O, çok bağışlayandır ve çok merhamet edendir.” [3]
Tövbe; kulun günahını itiraf etmesi ve ondan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar vermesidir. Günahlar, Rabbimiz ile aramızdaki sevgi bağını zayıflatır. O’nun ihsanına ve rahmetine perde olur. Manevi kişiliğimizi zedeler ve gönül dünyamızı karartır. Bu bakımdan tövbe, kulluğumuzu ve Allah ile olan sevgi bağımızı yeniden tesis eder, günah ile kirlenen gönül dünyamızı temizler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de konunun önemini vurgulayarak “Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben O’na günde yüz defa tövbe ederim.” [4] buyurmaktadır.
Son nefese gelene kadar tövbe kapısı açıktır. Ancak takdir edersiniz ki, hiçbirimiz, ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz. Öyleyse her an hazırlıklı olmalıyız. Nasıl ki vücudumuzdaki bir rahatsızlıktan dolayı, hiç beklemeden tedavi olma yoluna gidiyorsak; ebedi hayatımıza mal olacak manevi hastalıklardan kurtuluş olan tövbeyi nasıl erteleyebiliriz.
Öyleyse, bilerek veya bilmeyerek günah işlediğimiz zaman hemen Allah’a yönelip tövbe etmeliyiz. Çünkü Yüce Allah samimiyetle ve şartlarına uygun olarak yapılan tövbeleri kabul edeceğini, günahları bırakıp kendine yönelenlerden razı olacağını bizlere açık bir şekilde bildirmiştir. Ayrıca günahkarlar için yüce Allah’ın rahmet, mağrifet ve kereminden başka bir sığınak da yoktur.
Mübarek üç ayların günahlarımızın affı için bir fırsat olmasını ve tüm Müslümanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyor ve hutbemi, Tahrim Suresi 8. ayetin meali ile bitiriyorum: “
Ey iman edenler! Yürekten tevbe ederek Allah’a dönün ki kötülüklerinizi örtsün ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koysun”
1] İbn-i Mace, Zühd, 30. No: 4251,
II,
[2] İbn-i Mace, Zühd, 31. 1420
[3]Zumer,
[4] Müslim, Zikir 42. 39/53