DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2155600-0,01%
Edirne
15°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Recep Çınar

Recep Çınar

16 Mayıs 2024 Perşembe

Edirne, aslına döner mi?

Edirne, aslına döner mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Recep Çınar

Merhum Rıfkı Melül Meriç, “Şehrin Hüznü” adlı kitabında 7 bin yıllık (bazılarına göre 8 bin) tarihe sahip ve 92 yıl Osmanlı’ya başkentlik yapmış olan Şehirler Sultanı / Sultanlar Şehri Edirne’nin neden ve nasıl “hüzünlü” hale gelmiş, daha doğrusu getirilmiş olduğunu detaylı bir şekilde anlatır. (“Şehrin Hüznü” isimli bu eserin son baskısı, Edirne Valiliğince 2013 yılında yapılarak ‘Kültür Yayınları’ arasına alınmıştı. )

Söz konusu kitapta geçen Edirne’nin geniş tarihine girmeden, Sayın Valimiz Yunus Sezer’in son günlerde bazı tarihi eserlerimizin yeniden ayağa kaldırılacağı açıklaması (müjdeleme) haberi üzerine bu yazımı kaleme aldım!Sayın Valimizin, tarihi eserlerimizden ilk etapta “atıl” vaziyette olan  Kıyık Tabyası, Evliya Kasım Paşa Camisi, Manyas Karakolu, Edirne Mevlevi Hanesi …  gibi tarihi eserlerin yeniden ihya edileceğini açıklaması ile buna bir de “Kaleiçi” semtinde “Kentsel Dönüşüm”  yapılacağı konusunu  gündeme getirmesi, bana merhum Rıfkı Melül Meriç’in yazdığı “Şehrin Hüznü” adlı kitabını hatırlattı. Zira bir asırdır Edirne’de “atıl” hale gelmiş yüzlerce tarihi eserin yeniden hayata geçirilmesi için bir “besmele” çekilmesi bekleniyordu! Arada bazı yapılanlar da olmadı değil. Ama Sayın Valimizin bu girişimi Edirne için farklı bir “müjde” oldu. Kitabında, “Edirne emsalsiz bir ‘Müze’ şehri idi!” diyor, Rıfkı Melül Meriç. Edirne, çeşitli amaçlarla inşa edilmiş olan büyüklü –  küçüklü mimari eserleriyle, Osmanlı mimari sanatının bütün merhalelerini ihtiva eden yegâne ve emsalsiz bir müze şehrimizdi. Edirne’de “kör kazma”nın henüz gadrine uğramamış, fakat tamamıyla ihmal edilmiş olan pek çok  eserlerimiz mevcut. Bunların tamir ve ihyaları ela’n kabildir.

“Şehrin Hüznü” kitabında bakalım, Edirne’de neler varmış?  (sayfa:18) 1892’de 157 (daha evvel 234, Hicri 1043 –Miladi 1633- tarihinde 14’ü selâtin olmak üzere 314 sağlam ve cemaate açık, kısmen yıkılmış olmak üzere 1650 ) Cami ve Mescidi, 69 Tekke ve Zaviyesi 47 Medrese ve Kütüphanesi, 48 Mektebi 239 (evvelce 570) Sebil ve Çeşmesi, 9 İmareti, 37 Hamamı,  17 Kervansaray ve Hanı, 5 Çarşı, Bedesten ve Arastası, 100’ü aşkın Türbesi, 8 Muhteşem Taş Köprüsü… olan Edirne’deki Selatin (Sultanlar) Saray ve Köşklerden başka 350 kadar da irili – ufaklı Vüzera (Vezirler), rical ve eşraf (yüksek makamlı devlet adamları, etkili kişiler) Saray, Konak ve Yalıları… Edirne’nin, 1826’dan beri dört büyük ev bark ocak yanmış düşman istilasından başka sekiz – dokuz muazzam yangın, iki de pek şiddetli zelzele geçirmiş. Hicri 1165 Ramazanında -Miladi 1752- vuku bulan zelzele ile düşman istilaları, Edirne’yi en çok tahrip eden olaylar olduğunu yazıyor, merhum Rıfkı Melül Meriç, “Şehrin Hüznü” adlı kitabında.   Dünya’da eşine ender rastlanabilecek tarihi esere sahip Edirne’mize yıllardır gereken önem verilip tarihi eserler ayağa kaldırılarak aslına dönüştürülseydi, bugün Dünya’da başa güreşen tarihi eserlere sahip şehirlerin başında olurdu!

Birçok tarihi eser, Mühendis ve Mimar raporu bile alınmadan satılmış veya yıktırılmış! Edirne’de 1924 tarihinde mevcut tarihi ve mimari eserler, 1951 tarihli “Gayrimenkul eski eserler ve anıtlar yüksek kurulu” teşkiline ve vazifelerine dair kanun çıkıncaya kadar, Vakıflar, Belediyeler, Hususi Muhasebeler İdarelerinin gösterdikleri lüzum üzerine, bazen Mühendis ve Mimar raporu bile alınmadan, türlü bahanelerle satılmış veya yıktırılmıştır. 1322 (Hicri) -1904 miladi- tarihli “Asar-ı atika” 1328 -1910 miladi- tarihli “Muhafaza-i abidar” (İbadethanelerin korunması) nizamnameleri ve 1340 -1921 miladi- tarihli “Muhafaza-i asar-ı atika Encümeni talimatnamesi” nin yetersizliği, tefsir ve tevile müsait maddeleri muhtevi bulunması ve mahallince kurulmasına müsaade edilen komisyonlara tam salahiyet verilmiş olması, san’at ve tarih kıymetleri erbabınca mahkûm bulunan binaların ve her biri tarih ve san’at vesikası olan mezar taşlarının yok edilmesine sebep olmuştur.

Edirne’de satılan, yıktırılan, ortadan kaldırılan, yıkılmasına göz yumulan tarihi ve mimari eserlerin resmi kayıtlara dayanan miktarı, (70-80 sene evvel: 61 Cami -15’i selâtin/Sultan-, 46’sı hayır sahipleri tarafından yaptırılmış). 164 Mescit, 56 Tekke ve Zaviye, 49 Medrese, 103 Merkad/Kabir ve Türbe, 9 İmaret, 53 Mektep, 4 Çarşı, Bedestan ve Arasta, 24 Han, Kervansaray, 6 harap ve eseri kalmayan han, 16 Hamam, 19 Münderis/izi kalmayan hamam, 13 Sebil, 10 Havuz, 124 Çeşme, 8 Köprü, 8 Buzhane mevcut imiş.Bunların bazıları sağlam, bazıları hasarlı, bazıları da metruk vaziyette iken, kimini sağlam, kimini metruk, kiminin malzemesini, kiminin de arsasını 50, 100, 300 … liraya, ne bulurlarsa satmışlar! (Herbiri kime ve kaça satılmışsa isim ve fiyat listesi söz konusu kitapta mevcut. Karar örnekleri bile var).Daha neler var, neler! Edime; Camileri, Çarşıları, Köprüleri, Han ve Hamamları, tarihi konakları, evleriyle ve özellikle de Muhteşem “Selimiyesi” ile şehrimize/ülkemize (Batı’dan) gelenleri ilk karşılayan bir sınır kenti olma özelliğini en iyi yansıtan kentimizdir.  Edirne’ye (tarihi semtlere) yapılan kötülüklerden biri de üst üste asfaltlar atılarak, kilit taşlar döşenerek yolların en az 1 metre yükseltilmesidir. Bildiğimiz kadarı ile (tarihi semtlerdeki yollar) yüz yılda 10 santimden fazla yükseltilemez! Alt katları yol hizasında olan birçok tarihi binaların bu katları bodrum haline getirildi! Tabii ki, bunca tarihi eseri yeniden ayağa kaldırmak ve Kaleiçi semtinin bu günkü durumunu “Kentsel dönüşüm” ile eskiye dönüştürmek kolay ve basit bir iş değil! Ama inançlı, dürüst ve liyakat sahibi, halkına ve ülkesine hizmet için kendisini adamış yöneticiler geçmişte olduğu gibi bu gün de bu ağır yüklerin altından kalkarlar, Allah’ın izniyle. “Besmele” çekildi, Allah (cc) yar ve yardımcıları olsun. Dostça kalın…