DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2140642-0,92%
Edirne
20°

KAPALI

03:53

İMSAK'A KALAN SÜRE

Recep Çınar

Recep Çınar

16 Mayıs 2024 Perşembe

Edirne düşman işgalinden kurtuldu, ama…? 

Edirne düşman işgalinden kurtuldu, ama…? 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

                                                                                                                                                                           Recep Çınar                                  

Yaklaşık 8 bin yıllık tarihe sahip Edirne birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış. 1361 yılında Osmanlı’nın fethiyle de yeni bir medeniyetin, İslam medeniyetinin başkenti olmuştu.             

Osmanlı’ya 92 yıl başkentlik yapan Edirne, “Şehirler Sultanı” veya “Sultanlar Şehri” olarak tarihe geçmiştir.

Altı asır Osmanlı’nın stratejik bakımdan önemli bir merkezi özelliğine sahip Edirne’miz, bilhassa 18. yüzyıldan sonra uğradığı savaşlar, işgaller, deprem ve yangınlar sonunda birçok tarihi ve kültürel değerlerini yitirdi.                                 

1877-78 (93) harbi ile Osmanlı, Balkanlardaki siyasi hâkimiyetini kaybedince Edirne bir “sınır şehri”  konumuna geldi. 30 Mayıs 1913’te imzalanan Londra Barış Anlaşması ile de Edirne Bulgaristan’a bıraktırıldı. Bulgaristan, bir süre sonra Romanya ve Sırbistan’ın saldırısına uğrayınca, Edirne’yi boşaltmak zorunda kaldı. Bundan yararlanan zamanın Osmanlı Hükümeti harekete geçti ve birliklerimiz 21 Temmuz 1913’te Edirne’yi işgalden kurtardı. 29 Eylül 1913’te imzalanan İstanbul Anlaşmasıyla da fiili durum resmiyet kazandı.

Edirne,  I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte bir başka felakete tanık oldu. Yunanlıların Mondros Mütarekesini izleyen günlerde Anadolu ve Trakya’da başlattıkları işgal hareketleri 25 Temmuz 1920’de Edirne ve tüm Doğu Trakya’nın istila edilmesiyle sonuçlandı. Edirne, son defa iki yılı aşkın bir süre Yunan işgali altında kaldı.        

Edirne’nin kaderi, ‘Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanmasıyla değişmeye başladı. 11 Ekim 1922’de imzalanan ‘Mudanya Mütarekesi’ne göre Yunanlılar ‘Karaağaç’ ta içinde olmak üzere Meriç’in batısına kadar bütün Doğu Trakya’dan çekilecek, yerlerine geçen itilaf birlikleri bu bölgeyi, en çok bir ay içinde Türk Birliklerine bırakacaklardı.              

Nihayet Mudanya Mütarekesi 14 Ekim 1922’den başlayarak yürürlüğe girdi. 25 Kasım 1922’de birliklerimiz Edirne’ye ayakbastı. Tarihinde yeni bir sayfa başlayan Edirne, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin sınır kenti, ‘Serhat şehri’ oldu. Böylece, büyük badirelerden sonra Edirne düşman tasallutundan kurtulmuş oldu. 

Edirne düşman tasallutundan kurtuldu ama 101 yıldır siyasi, ekonomik, imar…  problemlerini bir türlü çözemedi!

Tabii bunda merkezi yönetimin de yerel yönetimin de pek çok yanlış, hata ve eksikleri var. Maalesef, Edirne’ye gereken önem verilmedi. Hâlbuki Edirne gibi tarihe ve tarihi esere sahip ülkemizde, hatta dünyada kaç şehir var? Başka ülkelerde Edirne benzeri şehirler korunarak turizm merkezi haline getirilirken Edirne’deki tarihi zenginliğin birçoğu tarumar edildi. Edirne’de ecdadımızdan miras/emanet kalan 350 kadarı cami-mescit olmak üzere bin civarında tarihi eser vardı. Bunların yüzde 70-80’i yok edildi. Eğer bu tarih mirasına sahip çıkılsaydı Edirne değil Türkiye, Dünya çapında önemli bir turizm şehri olurdu. Kısaca, Edirne sadece düşman, zelzele ve yangınlardan zarar görmedi; son yüzyıllık dönemde gerek merkezi ve yerel yönetimler, gerekse bazı şahıslar tarafından da büyük tahribat gördü. Ne yazık ki, tarihi eserlerin az sayıdaki bakiyesi konusunda bugün hala sıkıntılar yaşanıyor. Kaleiçi semtinde 50 civarında yıkılmaya yüz tutmuş tarihi hüviyete sahip sivil mimari örneği binalar var. Bir kısım da yıkılmış ama arsaları duruyor. Bunlar dahi gerek bürokrasi çarkının ağır işlemesi veya aşırı müdahaleler, gerek restorasyon maliyetlerinin yüksek olması, gerekse binaların çok sayıda mirasçısı olması nedeniyle kaderine terk edilmiş vaziyette. Çok az sayıda kalan bu tarihi mirasın kurtarılması için Merkezi Yönetim işin üzerine eğilmeli ve teşvik etmelidir. Bir ara Kaleiçi semti için “Kentsel Dönüşüm” konusu gündeme gelmişti. Ama lafta kaldı!

Edirne’mizin daha medeni, daha güzel ve huzurlu bir şehir olması için halkımıza da düşen birçok görevler var. Hayatında arabanın direksiyonunu tutmamış bir insana “bu arabayı sür bakalım” dersen, seni nereye toslatacağı belli olmaz!  Son bir asırlık dönemde, Edirne’nin çok az istisnalar hariç Belediyecilik hizmetlerini hakkıyla yapan bir yönetim görememesidir! Belediye, şehircilik konusunda halkın daha kültürlü hale gelmelerine katkı sağlamasıdır.  Unutmayalım ki, her işin başı eğitimdir! Önemli bir diğer husus ise, geçen bir asırlık dönemde Edirne, Belediyecilik hizmetlerini hakkıyla yapan bir yönetimi görememesidir! Avrupa ülkelerinde 7 kardeş şehri olan bir Belediye, Belediyecilik konusunda bunlardan örnek alabilirdi!

Bu konuda tabii ki suçu sadece Belediyeyi yönetenlere yüklemek haksızlık olur! Neticede yöneticileri halk seçiyor.

Bir örnek olması bakımından gerek 2014, gerekse 2019 yerel seçimleri öncesi Başkan adaylarının vaatlerini seçim bildirilerinden bir okuyun. Bakalım neler vaat etmişler, seçilenler hangi vaadini yerine getirmişler! Yeni bir seçim yaklaşınca göz boyama kabilinden bazı “rötuş” larla günü kurtarmaya çalışıyorlar. Edirne’nin  yol, kanalizasyon, su, trafik, temizlik … gibi işleri her geçen gün çözülmeyi bırakın, çıkmaza giriyor!

 Şunu bilelim ki, oy verdiğimiz insanlar iş başına geldiklerinde vaatlerini yerine getirmemiş, halka gereği gibi hizmet etmemiş ise O’na oy verenler de vebalini paylaşır! Hele, inadına defaatla verenler!

Edirne 101 yıl önce düşman işgalinden kurtuldu ama şimdi yeni bir kurtuluşa ihtiyacı var! Neyden mi? Liyakasiz ve beceriksiz yöneticilerden!

Geçmişi yâd etme ve yeni nesillere de bir ders/örnek olması bakımından Edirne’nin düşmandan kurtuluşunu her yıl kutlamaya devam edelim. Bu sevinci her yıl tekrar tekrar yaşayalım. Ama Edirne’yi Siyasi, Ekonomik ve Şehircilik konusunda geliştirecek, başta temizlik, tertip ve düzen olmak üzere sorunlara son verecek yönetime ihtiyacı var Edirne’nin. Bu da defaatla denenmişlerle değil, liyakatli ve dürüst insanlarla olur. Seçmenimiz artık bunu anlamalı.

Dostça kalın…