09 Kasım 2024 Cumartesi
Son verilere göre bu gün ülkemizde 16 milyonu aşan emekli kesimi var. Ailelerini de ilave edersek ülke nüfusunun en büyük kesimi. Sayısal fazlalığına rağmen siyasi iktidarlarca görmezden gelinen, sıkıntılarına, dertlerine çözüm getirilemeyen, ezilen, yüzleri ömürlerinin son yıllarında da gülmeyen , ülkemizdeki siyasal konjoktürü değiştirebilecek bir potansiyele sahip olan kesimden söz etmek istiyorum bu gün.
Farklı sosyal güvenlik kurumlarından emekli olsalar da, emeklilerin ortaklaştığı tek değişmez konu yoksulluk olmaktadır. Ekonomik kriz ile birlikte enflasyondaki yükselme emeklileri daha da yoksullaştırdı. Yoksulluk sınırı üzerinde emekli maaşı alması gereken emeklilerin küçümsenmeyecek bir kısmı da halen açlık sınırı altında maaş almaktadır. Bu ekonomik ortamda emekliye açlık sınırı altında maaş vermek bir iktidar için utanç verici bir durumdur. Ekonomik krizin sebebi, yaratıcısı sanki emeklilermiş gibi ezilmeye sürünmeye mahkum ediliyorlar.
Dünyada Emeklisine çalıştığı için, Devletine katma değer kattığı için, ürettiği için, geçimine katkı sağladığı için ona ceza veren bizim dışımızda bir ülke var mıdır? Öncelikle bu tespiti yapmak isterim. Ülkemiz ekonomisinde var olan olumsuz gidiş, hayat pahalılığı, enflasyonun çok yüksek seviyelere ulaşması, yaşamlarının 35-40 yılını bu ülkeye ve yurttaşlarına hizmet olarak geçiren emekliler için yaşam bir işkenceye dönüşmüştür. Yoksulluk ve gelir adaletsizliğinden en çok etkilenen Emekli kendisine reva görülen bu süreci unutmayacaktır.
Yirmi iki yılıdır ülkeyi yöneten siyasi iktidarın büyük bir inatla sürdürdüğü ve iktisat bilimin gerçeklerinden uzak bu ekonomik düzensizliğin ve politikaların en çok etkilediği emekli kesimini rahatlatacak bir çalışma yapmadığını, emeklilerin yok sayıldığını görmekte ve yaşamaktayız. Bu siyasi iktidar emeklisine sosyal atık muamelesi yaptığından onu bütçeye yük olarak görme eğilimindedir. Oysa emekli fazla bir şey istemiyor emeğinin karşılığını istiyor ve enflasyonun elsiz dilsiz kurbanı olma kaderine itiraz ediyor.
İnsana değil paraya önem veren, Mağdur halk kesimlerini değil yandaşı koruyan, kollayan, zengin eden, Ülke kaynaklarını israf etmekten geri adım atmayan bu düzende , emekliler insanca yaşamanın gerektirdiği koşulların çok ötesinde kalmıştır. Yoksulluk sınırı bir yana açlık sınırının, Asgari ücretin altındaki maaşlarıyla yaşamlarının en yoğun ve sıkıntılı dönemlerini yaşıyorlar.
Son bir yılda ekonomide yaşananlara baktığımızda , güvenini kaybetmiş Tuik’in gerçek rakamları gizleyerek , Emekliye düşük zam yapılsın diye açıkladığı enflasyon rakamları ile gerçek enflasyon rakamları arasında uçurum vardır. Siyasi baskılama sonucu yaşanan bu durumun farkında olmayan bir Allah’ın kulu var mıdır? Allah aşkına. Belli ki TUİK’i n bir itibar restorasyonuna ihtiyacı var. Müjde diye açıklanan emekli zammına iki gün sonra yine müjde nitelemesi ile 5 puan daha arttırdık deniliyor. 5.000 liralık ödemeyi çalışan emekliye ödemediler. 65-70 yaşına gelmiş emekliyi çalışmaya mahkum edeceksin, sonra da onu çalışıyor diye ödemeden mahrum edeceksin. Parçalanmadık bir emekli kalmıştı onu da ikiye ayırdılar. Tepkiler gelince , yerel seçimleri kazanmak pahasına ödeme kararı almak, emekliler arasında farklı oranda zam uygulamak sonra da eşitlemek, emeklinin aklıyla alay etmek değil de nedir?
Muhalefetin, Emekli maaşlarının Asgari ücret seviyesine çıkarılması teklifleri AKP ve MHP oylarıyla red ediliyor. Sarayın dakikalık gideri 18 bin tl. 13 uçağı ve binlerce aracı varken yeni araçlar alınması, İkram ve iletişim giderlerinin üç kat artması, Devletteki lüks ve şatafatın devam etmesi akla ziyan bir durumdur. Halkını düşünmeyen mağdur eden bir anlayışın, elbette bir siyasi karşılığı mutlaka olacaktır. İktidara oy yoksa hizmet te yoktur söylemlerini başta emekli olmak üzere halk unutmayacaktır. Seçime adım adım yaklaşıyoruz. Bu süreçte kimler emekliye sahip çıkacaksa, onlara inandırıcı vaatlerde bulunurlarsa , emekliler de yüzlerini onlara dönecek ve oylarını kullanacaklardır.
Emeklilerin derdi sadece maaş zammı mı? Elbette değil. Emekliye refahtan pay verilmeli, Aylık bağlama oranları yeniden %70 seviyelerine çıkarılmalı, Sağlıkta katkı payı muafiyeti getirilmeli, Ek ödemeleri yükseltilmeli, Bayram ikramiyeleri Tefe-tüfe’ye endekslenmeli, 3600 ek gösterge tüm meslek grup’larını kapsamalı, Sendikal haklar mutlaka verilmeli, Maddi yardımlar ve Batı ülkelerindeki sosyal haklar verilmeli, Yaşlılık bakım modeli yeniden değerlendirilmelidir. EYT’ lilerin hakları teslim edilmelidir. Yıllık maaş zamları gerçek enflasyon rakamlarına göre belirlenecek sisteme kavuşturulmalıdır.
Bu güne kadar Emeklilerin sosyal ve ekonomik sorunlarını görmezden gelenleri, Örgütlenmelerini, sendikal haklarını engelleyenleri,
Ekonomik büyümeden 16 milyon emekli pay almasın diye Kanun çıkaranları,
Emeklileri yokluğa, yoksulluğa, açlığa, hayatlarını çile çekmeye mahkum edenleri,
Emeklilerin daha da yoksullaşacağı bir düzeni devam ettirmek isteyenleri,
Mezarda emeklilik sistemiyle yıllardır milyonları mağdur eden, Seçim kaybetsek de erken emeklilik yok deyip seçilemeyeceklerini anlayınca alel acele EYT sorununu çözdük diyerek kanun çıkarsalar da bu bilmeceyi yutturmaya çalışanları,
Kısacası bu ülkede yaşam mücadelesi veren Emekli ve ailelerini yok sayanları, Emekli de sandıkta birleşecek ve Yok sayacaktır.
Bu da böyle biline…