Recep Çınar
Yeni bir seçim atmosferine girdik! Kasım ayını saymazsak sandığa gitmeye 4 ayımız kaldı! Geçtiğimiz hafta Genel Kongresini yapan CHP’de Yeni Genel Başkan ile beraber kadrolarda da değişimler oldu, olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimini az farkla kaybeden CHP, Mahalli seçimlerde hiç değilse “mevcut Belediyelerimizi nasıl koruruz” derdinde! CHP’nin kalelerinden biri sayılan Edirne daha önce de olduğu gibi son 5 yıldaki Belediyecilikte yine sınıfta kaldı! Bunu söylerken laf olsun diye demiyorum! İki dönemdir Belediye’yi yöneten Gürkan’ın her iki yerel seçim öncesi vermiş olduğu sözlere, vaat ettiklerine seçim broşürlerinde bir bakın. Bakın da ne yapmış ne yapmamış bir görün. Verdiği sözleri ve vaatleri ne kadar yerine getirmiş!
Gürkan, Şimdi seçimler yaklaşırken bir şeyler yaptım, yapıyorum havası oluşturdu. Peki, ne yaptı, ne yapıyor? Yaptıkları bir takım şeyler ise genelde yeni yerleşim semtlerinde. Mesela bazı yerlerde yolları yeniledi. Asfalt üstüne asfalt döküldü, kaldırımlar berbat! Şehrin merkezindeki eski yerleşim semtleri ise onlar için adeta üvey evlat!
10 yıldır yaptıkları ciddi bir hizmeti göstersinler! Bu arada bir zamanların “küçük Paris’i” olarak anılan Karaağaç Mahallesinde de bazı yollara asfalt üzerine asfalt atıldı. Atıldı da ne oldu? Zaten kullanılır hali olmayan kaldırımlar yoldan bir karış aşağıda kaldı! Yapılanlar göz boyamak, günü kurtarmak için! Yeni yapılan asfaltlamaların bazı yerlerinde araçla giderken adeta yükselip alçalıyorsunuz! İşçilik o kadar! Toplu taşımacılıkta da bir türlü çözüm üretilemiyor! Toplu taşımacılıktan halk memnun değil!
Önceki Başkan Sedefçi, kaba inşaatı yapılmış Belediye binası ve arsasını satarak paçayı kurtarmaya çalıştı, ama olmadı ve siyasetten silindi! Gürkan da Pazar yerlerini satarak ayni yoldan gitmek istiyor, Ulus Pazarı yeri 4 defa ihale yapıldı, tutturamadı! Şimdi direksiyonu başka yöne çevirdi; konut!
Geçtiğimiz Ekim ayında CHP Edirne Merkez İlçe Başkanlığı, Başkan Gürkan’ın ve M. Vekili Ediz Ün’ün de katılımıyla Mahalle toplantılarına başladı. Karaağaç Mahallesinde yapılan toplantıda, “Toplumun çıkarları için halk ile birlikte çalışacaklarmış” konusunu ele almışlar! Vay be! Meğerse halkın da çıkarlarını düşünüyormuşlar da bizim haberimiz yokmuş! Yüzyıllık Cumhuriyet döneminin yarısından fazlasında Edirne Belediyesi yönetimi CHP’li başkanlarda değil miydi? Bunca zaman zarfında “Şehirler sultanı” olarak anılan Edirne’ye ne yapıldı, hangi sorun çözüldü? Edirne’ye yakışır bir imar planı mı yapıldı? Alt yapı, üst yapı sorunu mu çözüldü? Su sorunu mu, yoksa temizlik sorunu mu çözüldü? Yeni yerleşim semtlerine (bazı yerlere) şimdi seçimlere yakın yeni model kapalı çöp konteynerleri konuldu. Ama eski semtlerdeki konteynerlerin kapakları bile yok! Etrafları çöplük! Millet yanlarından geçerken ağzını, burnunu kapıyor! Caddeler, sokaklar pislikten geçilmiyor (birkaç çarşı caddesi hariç). Seçimler gündeme gelince ara sıra temizlikçileri sokaklarda görür olduk! Yapılan da temizlik değil, sadece görünen bazı kâğıt, poşet vs. çöpleri toplamak. Bilhassa Kaleiçi semti toz topraktan geçilmiyor, binaların zemin veya birinci katlarında oturanlar çoğu zaman pencere açmaya bile çekiniyor! Anlayacağınız, Edirne’de temizliğin “T”si bile yok! Belediye’nin ilgili birim sorumluları şöyle Kapıkuleden öte bir çıksın, çıksınlar da görsünler! Şehirler değil Kasabalar bile Belediye hizmetlerinde Edirne’den çok çok ilerde. Belediye birim elemanlarına tavsiyem; Şöyle Edirne’nin mahallelerini bir dolaşın; eksik, yanlış, yetersiz olan ne var, ne yok! Halkın şikâyetleri nedir? Halk da temizlik, tertip, düzen, park, trafik… kurallarına uyuyor mu, ne kadar uyuyor?
Bütün bu olumsuzluklardan elbette sadece Belediye Başkanları suçlu değil! Onlar bu görevlere gökten zembil ile inmedi, halkın oyları ile seçildi. Alış verişe gittiğimizde tezgâhtaki sebzenin ve meyvenin bile en iyisini, sağlamını seçmeye çalışırız. Peki, bizi yönetecekleri seçerken halk olarak bu titizliği niye göstermiyoruz? İnsan bir defa yanılır, ama ayni delikten iki defa, hatta defaatla ısırılmaz!
Nasrettin Hoca fıkrası bu konuda güzel bir örnek!
Bir gün Nasrettin Hoca’nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.
Birisi: Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki?
Bir başkası: Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? diye konuşmuş.
Bir diğeri de : Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor.
Hoca kızmış: Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?
Elbette suçların hepsini bizi yönetenlere yüklemek olmaz! Seçmen de yanlış ve bilinçsiz hareket etmekten dolayı suç ortağıdır!
Mesele şu bu parti değil, liyakatli ve dürüst insanların seçilerek iş başına getirilmesidir. Onun için oy verirken tabir caizse, “kılı kırk yarmalıyız”! Aksi halde üstlendiği görevin hakkını vermeyen, dürüst olmayan yöneticilerin günahına biz de ortak oluruz! Unutmayalım ki, ölüm var, ahret var, hesap vermek var. Hem de alıp verdiğimiz nefesin bile!
Dostça kalın…
NOT: Fotoğraflar, en eski ve merkezi semtlerinden Kaleiçi ve bir tane de Karaağaç mahallesinden. Şehrimizde genelinde bunlara benzer onlarca değil, yüzlerce manzaralar var.
GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024EKONOMİ
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024