Recep Çınar
Arapça’dan dilimize geçen “Bad-el harâb-ül Basra” diye bir deyim var. Türkçe anlamıyla, “Basra harâp olduktan sonra”!
Yani, “iş işten geçmiş ve olan olmuştur”, olan ve geçenin ardından duyulan pişmanlıkların, çekilen acıların, meydana gelen ızdırap ve tahribatların pek fayda vermeyeceğini, ancak insana tedbir almayı da ifade eden veciz bir söylem. Halk arasındaki söylencelere göre ise deyimin öyküsü şöyle: Basra’ya yolu düşen fakir bir derviş karnını doyurmak için kimin kapısını çaldıysa eli boş kalmış. Sadece bir kasap ona bir parça çiğ et vermiş. Ancak derviş eti pişirmek için ateş bulamamış. Ateş yakmak için kimden yardım istedi ise onu terslemiş. Bunun üzerine derviş “Allah’ım Basra halkının hayırsızlığından ve cimriliğinden sana sığınırım. Bana şu eti pişirecek bir parça ateş lütfet” diye yalvarmış. Tam o sırada Basra’da büyük bir yangın çıkmış. Herkes sağa sola kaçışırken derviş, yangın alevlerinden istifade yaktığı ateşle eti kızartıp, karnını doyurmanın telaşı içindeyken, ona önceden yardım etmeyen Basralılar, “Sonunda aradığın ateşi bulmuşsun” demişler!Derviş de onlara cevap olarak, “Basra Harab Olduktan Sonra” anlamına gelen “Bad-el harab-ül Basra” sözünü söylemiş!
Gelelim günümüze! İsrail’in Filistin/Gazze’de devam eden insan kıyımı 40 gündür devam ediyor. Katledilen çocuk, kadın, erkek sayısı 12 bine yaklaştı. Ama İslam âleminde hala ciddi bir “hareket” yok! Adeta, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine!” Ama yaşattığınız o yılanlar bir gün sizi de sokacak! Çünkü yılanın başı (BOP/BİP) (Büyük Orta Doğu/Büyük İsrail Projesi)! Yani, Türkiye de dahil 22 İslam ülkesini yeniden “dizayn” etme, tamamen Siyonistlerin kontrolüne sokma! Bu gün birçok Müslüman ülkede yaşananlar, yarın diğerlerinin başına gelmeyeceğine kimin garantisi var? ABD zaten yıllardır Türkiye dâhil Orta Doğu’da kurduğu Askeri Üsleri ile yapmayı planladıklarının temelini atmış oldu! Param parça, başsız İslam âlemi ibe bir türlü uykudan uyanıp bu gerçekleri acaba neden göremiyor? İsrail, Nil (Afrika) ile Fırat (Türkiye) arasındaki (batıl inançlarına göre kendilerine “vaat etilmiş”) topraklar üzerinde “Büyük İsrail”i kurduktan sonra mı uykudan uyanacak! İşte o zaman; Bad-el harab-ül “…………………” nedenilecek! Her şeyden önce, başta Türkiye olmak üzere İslam âlemi, uykudan uyanması lazım!
Ülkemizde, bir de Anayasa – Yargı çekişmesi sürüyor! CB Erdoğan Yargıyı, Anayasa Mahkemesinden üstün görüyor! Diğer tarafta Ana Muhalefet Partisi CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel ise esas terör örgütü İsrail’i görmüyor, Hamas’ı terör örgütü olarak ilan ediyor. Bunlar bu mantıkla nereye varır!
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, Gazze’yi boşaltmak isteyenlere, ”Ant olsun ki Gazze’yi Siyonistlere terk etmeyeceğiz. Bizim İçin Gazze’yi Boşaltmak İfadesi ‘Teklif Dahi Edilemez” diyerek, “1897’yi ve 1917’yi bilmeyenler, 1948’de bir emrivaki ile İsrail’in kuruluşunu ve 1967’de yaşananları anlayamadılar. Sandılar ki İsrail, duracak! Sandılar ki İsrail, bugüne kadar uyguladığı zulme son verecek! 1948’i ve 1967’yi unutanlar, bugün kalkmışlar çözüm diye Gazze’yi boşaltmayı konuşuyorlar! ‘BOP’ tıkır tıkır işlesin demek neyse; bu adım da işte odur! Bizim açımızdan teklif dahi edilemez, gündeme dahi getirilemez bir konudur bu! Bunu teklif etmek ihanettir, bu teklif karşısında ‘acaba’ diye düşünmek gaflettir! Bu; Kıbrıs’tan vazgeçelim, Mavi Vatan iddialarımızdan vazgeçelim, İsrail’i daha da büyütelim, coğrafyamızda onulmaz yaralar açalım, Mescid-i Aksa’yı sahipsiz bırakalım demektir” ikazında bulundu. Tüm İslam âlemi şunu bilsin ki GAZZE; ölümü öldürenlerin, şehadete koşanların, canlarını, her şeyini Allah’a satarak, karşılığında cenneti alanların yurdudur. Onun için sahip çıkmamanın bedeli ağır olur!
Ancak, Müslümanlar birlik olup “ümmet” olmadıkça yeryüzünde nice fitne, fesatlar çıkar! Şu anda Doğu’dan Batı’ya, Müslüman’ından Gayri Müslim’ine bütün halklar Filistin halkından yana tavır koyuyor. Neden? Haklı ve masum olduklarını biliyorlar. Nüfusunun sadece yüzde 2 kadarı Müslüman olan Güney Afrika Ülkesi Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Naledi Pandor bile 7 Ekim’den bu yana İsrail’in acımasız bombardımanı altında olan Filistin topraklarında derhal ateşkes çağrısında bulundu. Pandor, Parlemento konuşmasında, “Çocukların, kadınların ve yaşlıların İsrail tarafından öldürülmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, aralarında uluslararası ceza hukukunun ihlallerinden sorumlu olan ‘Netanyahu’nun da bulunduğu önemli karar vericiler için derhal tutuklama emri çıkarmasıyla sonuçlanması gereken bir eylemdir” diyor.
Güney Afrikalı Bakan ayrıca, en savunmasız kişilere koruma sağlayacak bir küresel yönetişim sisteminde reform yapılması çağrısında bulundu. Peki, 2 milyarlık İslam ülkeleri liderleri, yöneticileri bu bakan kadar olamıyor mu? İspanya’da Stadyumlarda bile Filistin’e destek gösterileri yapılıyor.
Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese bile, İsrail saldırılarına 4 saat ara verme kararının alaycı ve zalimce olduğunu açıklamıştı! Birleşmiş Milletler (BM) eski İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Craig Mokhiber ise, “(Gazze’de İsrail tarafından) Tüm bu suçlar işlenirken, İsrail’in eylemlerini kolaylaştırmak için örneğin ABD’nin finansman, silah, istihbarat, diplomatik kılıf ve hatta BM Güvenlik Konseyinde veto imkânı sağladığını görüyoruz. Bu yasal olarak suç ortaklığıdır ve ABD de sorumludur. Bu nedenlerden ötürü Batı bunun içindedir” diyor.
Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi olağanüstü Ortak Zirvesi Düzenlendi. Netice; İsrail’in Gazze Şeridi’nde ve Kudüs-ü Şerif dahil Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırıları görüşmek üzere bir araya gelen 57 İslam Ülkesi Devlet Başkanı ise, İsrail’e karşı hiçbir yaptırım kararı almazken bildiri okuyup dağıldı.
Bu arada Gazze’de yaşanan katliam ve soykırımı yerinde tespit etmek amacıyla Saadet- Gelecek TBMM Grubunu temsilen 4 Milletvekilinden oluşan heyet, 3 Kasım Cuma günü bölgeye en yakın nokta olan Mısır’a gittiler. Ancak Gazze’ye gitme imkânı verilmedi. Heyet gerekli incelemeleri yaptıktan sonra Türkiye’ye dönerek bir rapor oluşturdu. Rapor 8 Kasım’da kamuoyu ile paylaşıldı. İşte, iktidar olmasa bile “Milli Görüş” farkı bu! Müslümanların derdiyle dertlenme, birbirlerine karşı duyarlı olma konusuyla ilgili konuşan “İttihadul Ulema” Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın, Gazze’de yaşananlarla ilgili tüm Müslümanlara büyük görev düştüğünü, Müslüman devletlerin liderlerinin de yaşananlara kayıtsız kalmayıp ordularını göndererek destek vermesi gerektiğini, bunun ‘farz-ı ayn’ olduğunu açıkladı! Milli Görüş Lideri merhum Erbakan Hoca’nın temelini attığı D-8 İslam Birliği’ne sahip çıkılıp gereği gibi işletilse idi, bugün ne Filistin’de, ne Çin’de Uygur Müslümanlarına, ne Hindistan Keşmir’de, ne de başka yerlerde Müslümanlara kolay kolay zulmedilemezdi! İktidar, 21 yıldır D-8’e ne yazık ki, bir “Kanarya Sevenler Derneği” kadar bile önem vermedi!Durum onu gösteriyor ki, Müslüman devletlerin kış gelmeden kış uykusuna dalmış gibi bir halleri var! Acaba ne zaman uyanacaklar! Gazze harap olduktan sonra sıra kendilerine gelince mi?
Dostça kalın…
GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024