eşya depolama
DOLAR 35,3376 -0.09%
EURO 36,3424 -0.86%
ALTIN 3.016,831,09
BITCOIN 34364812,86%
Edirne
10°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Nuri Böcekbakan

Nuri Böcekbakan

27 Aralık 2024 Cuma

CEMAATLE İBADET  VE CAMİİ ADABI

CEMAATLE İBADET  VE CAMİİ ADABI
2

BEĞENDİM

ABONE OL

      Kıymetli Okurlarım!

     En kalbi duygularımla hasretle, özlemle, muhabbetle sizleri selamlıyorum. Cumanız Mübarek olsun.
    Diyanet İşleri Başkanlığımız, camilere olan ilgiyi artırmak, bağlılığı pekiştirmek ve camilerin önemini daha etkin bir şekilde anlatmak amacıyla  1-7 Ekim tarihleri arasını “Camiler ve Din Görevlileri haftası  olarak ilan etmiştir.

İslâm dini birlik ve beraberliğe büyük önem vermiştir. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi, günlük beş vakit namazın, haftada bir cuma namazının ve senede iki kez olan bayram namazlarının cemaatle, topluca kılınmasıdır.

Cemaat, “Toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem’ kelimesinden gelmektedir ki,   namazı imamla birlikte kılan topluluğun adıdır. Rabbimiz:

“Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Bakara, 2/43) Ayeti kerimede “rükû edenlerle beraber rükû edin” buyrulurken cemaatle namaza işaret vardır.

Ebû Hüreyre(r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu

“Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona: ‘Allah’ım! O’na rahmetinle muamele et, ona acı!’ Diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazdaymış gibidir.” (Buharı, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 272)

Hadisi şerif cemaatle eda edilen namazın evde ve iş yerinde kılınan namazdan yirmi beş kat daha faziletli olduğunu haber veriyor. Başka bir hadisi şerifte de yirmi yedi kat daha sevap olduğu zikrediliyor. Hadisi şeriften namaz öncesi hazırlığa vurgu yapılmakta, abdestin güzelce alınması, kalbin hazırlanmasına dikkat çekilmektedir. Abdest güzelce alınır ve sadece ibadet, Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle camiye doğru yola çıkıldığında atılan adımlar günahların silinmesine ve derecenin yükselmesine vesile oluyor. Evi camiye uzak olanlar bundan daha çok hissedar oluyor. Camide bekleme süresince sanki namazdaymış gibi sevap kazandığı gibi aynı zamanda meleklerin de duasını da alıyor.

“Yapıldığında Allah’ın dereceleri yükselteceği ve hataları sileceği hasletleri size göstereyim mi? Camilere gidiş gelişlerde atılan çokça adım, bir namazdan sonra diğer namazı beklemek, zorluklara rağmen güzelce abdest almak.” (İbn Hanbel, II, 301) Peygamber Efendimiz (s.a.s.) sıkıntı ve meşakkatlere rağmen abdesti eksiksiz ve adabına uygun almanın, mescitlere devam etmenin ve bu yolda çokça yürümenin, bir namazdan sonra diğerini beklemenin, manevî dereceleri yükseltip hataları sileceğine vesile olacağını ifade etmiştir.

2. HZ. PEYGAMBER (s.a.s.)’İN CEMAATLE NAMAZA VERDİĞİ ÖNEM

Hz. Peygamber (s.a.s.), Mescid-i Nebevî’nin inşa edilmesinin ardından vefatına kadar ise bütün farz namazları, cemaatle kıldırmış ve her fırsatta ashâbına cemaate katılmayı tavsiye etmişti. Allah Resulü (s.a.s.), Mekke döneminde Daru’l-Erkam’da, Medine’ye teşrif ettikten sonra Mescidi Nebevi’de sahabesine imam olmuş, onlarla birlikte cemaatle namaz kılmıştı. Onun hayatında savaşlar, seferler cemaatle namaz kılmaya mani olmamıştı. Rahmet Peygamberi, kendisini taşlayanlara, öldürmek için üzerine ordularla gelenlere beddua etmezken, Hendek Savaşında savaşın yoğunluğu sebebiyle namazların kılınmamasına sebep olanlara beddua etmişti.

3. CEMAATLE NAMAZIN HİKMETLERİ

Cemaatle namaz kılan Müslümanlar birbirleri ile yakından tanışır, birbirleriyle görüşüp hallerinden haberdar olurlar, aralarında karşılıklı sevgi meydana gelir, kardeşlik ve dayanışma duyguları kuvvetlenir, bilgi alışverişinde bulunurlar.

Müslüman, cemaatle namaza devam ederek rahmet ve ilâhî himmete talip olmaktadır. Cemaatle edilen duaların da Allah yanında daha makbul olacağı umulur. Bunun yanı sıra cemaatle namazın kişiyi faydasız işlerin ve günahların işlendiği ortam ya da topluluklardan uzaklaştırarak her türlü sapma ve kaymadan korumak gibi bir rolü de bulunmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Ebu’d-Derdâ’ya, bir yerde üç kişi olup da cemaatle namaz kılınmazsa, şeytanın onları kuşatıp yeneceğini söyledikten sonra,

َ

 Cemaate devam et, çünkü kurt, sürüden ayrılanı yer!” (Ebû Dâvûd, Salât, 46) şeklindeki ikazı, ümmet şuurunun cemaat ruhuna bağlı olduğunun, aksi takdirde tek başına kalan kişinin kaybolup gideceğinin, cemaatten mahrum fertlerin oluşturduğu toplumların da çökeceğinin en güzel ifadesidir. (Hadislerle İslam, 2/190-191) 

4. CEMAATLE NAMAZIN HÜKMÜ

Cemaatle namaz kılmak Hanefi mezhebine göre sünneti müekkededir. Ancak vakti olan Müslümanların namazlarını cemaatle kılmak suretiyle bu dinî ve içtimaî görevi yerine getirmeleri gerekir. Hatta fakihlerin çoğunluğuna göre, İslâm’ın şiârından sayılan cemaati tamamen terkederek camilerini kapalı, minarelerini ezansız bırakan belde halkı bu şiârı ihya etmeye zorlanır.

5. CAMİ ADABI

Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli,

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

İslam’ın sembolü ve mührü olan camilerimiz Kabe’nin birer şubesidir. Camiler, hem bedenlerimizi hem de ruhlarımı bir araya getiren, amir-memur, yoksul-zengin, genç-yaşlı,  rengi, dili ne olursa olsun herkesi bünyesinde toplayan mekânlardır. Cami, “toplayan, bir araya getiren” anlamında Arapça cem’ kökünden türemiştir. ‘Mescit’, tevazu ile eğilmek anlamındaki secde etmek kelimesinden türeyen ve ‘secde edilen yer’ mânasını ifade eden bir isimdir.  Cami, Allah’a kulluk amacıyla insanları bünyesinde toplayan mekândır. Cami, şehrin ruhu, manevi çekim merkezidir. Camiler, Allah’ın zikredildiği, sabah akşam tesbih edilip namaz kılınan, Allah’a ibadet edilen mekânlardır.

“Allah’a en sevimli yerler mescidlerdir.” (Müslim, Mesâcid, 288) buyurmuştu.

Camiye ibadet için giden mümin, Allah’ın ziyaretçisi ve misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah büyük mükâfatlar verecektir.

Namazın kıyam, rükû ve secde gibi rükünlerini yerli yerinde, acele etmeden ve sükûnet içinde yerine getirmeye ta’dil-i erkân denir. Tadil-i erkan, ayakta iken dosdoğru, rükûda dümdüz olmak (kadınlar biraz meyilli dururlar), rükûdan kalkınca iyice doğrulmak ve iki secde arasında tam oturmaktır ki, namazın vaciplerindendir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Rükû ve secdeleri tam yapın” (Buhârî, “Eymân”, 3) bir diğer hadisinde de,  “Hırsızın en kötüsü namazından çalandır” buyurmuş, “Kişi namazından nasıl çalar?” diye sorulunca “rükû ve secdesini tam yapmayarak” cevabını vermiştir. (el-Muvaṭṭaʾ, Ḳasru’s-Salat, 72) Namazın mânevî temeli olan huşûun gerçekleşmesinde önemli rolü bulunan ta’dîl-i erkâna riayet edilmemesi, namaz ibadetinin Allah’ı yüceltme ve bunu kalbin derinliklerinde hissetme anlamıyla bağdaşmaz. (Abdullah Kahraman, Tadili Erkan, DİA, 39/366)

Cami içerisinde cep telefonları kapatılmalı veya sessiz konuma alınmalıdır.

Mescide girildiğinde ezan okunmamış ve mekruh vakit değil ise, iki rekat Tehıyyetü`l-Mescid namazı kılınması sünnettir.

ا

“Hani o, alçak sesle rabbine yalvarmıştı.” (Meryem, 3

“Dikkat edin! Hepiniz Rabbinize münâcât ediyorsunuz. Birbirinizi rahatsız etmeyin! Kıraatte -ya da namazda- biriniz sesini diğerinden daha fazla yükseltmesin!” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 25) buyurarak onları ikaz etmiştir.

Öncelikle ön saflar doldurulmalıdır, sonra ikincisi, sonra diğerleri. Ön safta boş yer varken caminin gerisinde imama uyulması uygun değildir.

Cemaatle namaz kılarken imamın arkasına, varsa, cemaate namaz kıldırabilecek kadar bilgisi olan birisi durmalıdır. Resûlullah, imamın arkasına öncelikle ilim sahibi ve âkil kimselerin sıralanmasını istemiştir. (Müslim, Salât, 123)

Herkesin geçeceği kapı ağzı, merdiven önü, en arka kısım gibi insanların mecburen geçeceği yerlerde namaza durmamak gerekir ki, insanlar bilmeden namaz kılanın önünden geçmesinler.

Camiden çıkarken önce sol ayak dışarı atılmalıdır.

Bütün bu uyarılar cemaatle namazda oluşan mânevî ortamı bozacak, cemaati rahatsız edebilecek ve onlara zarar verecek hiçbir duruma mahal verilmemesi amacına yöneliktir.

SONUÇ

Cennete giden yollar, mescitlerden geçiyor.

Mevlâ hep kullarını, secdelerde seçiyor

Covid 19 salgınından sonra camilerimizde biraz  cemaatin azaldığı görülmektedir. Halbuki camiye gitmeyi alışkanlık hâline getirmek, namazı cemaatle kılmak ve mescitlerin bakımı ile uğraşmak İslâm’ın şiarlarındandır. Cemaatle namaz, dünyevî ve uhrevî kazanımlarıyla Peygamberimizden ümmetine miras kalan en kuvvetli sünnetlerden birisidir. Allah Resûlü, hayatının son ânına kadar namazın cemaatle kılınmasına büyük önem vermiş, ashâbına bunu tavsiye etmiş ve karşılığında büyük sevapların verileceğini müjdelemiştir. Çünkü kuru kalabalığı nitelikli bir topluluk yapacak, insanların eşit olduğunu ve iman kardeşliğinin her şeyden üstün olduğunu gösterecek ilk yer cemaatle namazdır.

Cemaatle namaz, evden, işten, dünyevîlikten; Hakk’ın evine, O’nun katına sığınılan bir hicrettir âdeta. Mükâfatı, Resûl-i Ekrem tarafından şöyle dile getirilir;

 “Her kim sabah akşam mescide giderse, her sabah ve akşam gidişinde Allah ona cennette bir yer hazırlar.” (Buhârî, Ezân, 37)

Cami ve cemaat adabına riayet ederek kılınan namaz, kulluğumuzda huşuya, kurtuluşa ve Rabbimizin rızasını kazanmaya vesile olacaktır. Rabbim bizleri kalpleri mescide asılı olan kullarından eylesin.

CEMAATLE İBADET  VE CAMİİ ADABI

1

BEĞENDİM

ABONE OL