eşya depolama
romabet romabet romabet
deneme bonusu veren siteler
bandstanddiaries.com
sakarya escort belek escort adana escort antalya escort ankara escort aydın escort bursa escort gaziantep escort istanbul escort samsun escort balıkesir escort mersin escort konya escort eskişehir escort izmir escort sınav analizi denizli vip transfer kocaeli escort malatya escortmaltepe escort muğla escort manisa escort sivas escort tekirdağ escort tokat escort uşak escort yalova escort yozgat escort trabzon escort afyon escort aksaray escort amasya escort ardahan escort artvin escort bartın escort bayburt escort bolu escort burdur escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort edirne escort elazığ escort erzurum escort erzincan escort kırşehir escort van escort zonguldak escort giresun escort gümüşhane escort hakkari escort ığdır escort ısparta escort kahramanmaraş escort karabük escort karaman escort kars escort kastamonu escort kırklareli escort kütahya escort nevşehir escort niğde escort ordu escort osmaniye escort rize escort şanlıurfa escort siirt escort sinop escort şırnak escort tunceli escort yozgat escort tokat escort tekirdağ escort kütahya escort balıkesir escort aydın escort edirne escort sivas escort uşak escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort vergi konseyi görüntülü sohbet urla siyaset haberleri ankara magazin istanbul magazin yalova magazin kütahya magazin elazığ magazin adıyaman magazin tokat magazin sivas magazin batman magazin erzurum magazin afyon magazin malatya magazin ordu magazin trabzon magazin mardin magazin eskişehir magazin denizli magazin muğla magazin van magazin aydın magazin tekirdağ escort balıkesir magazin samsun magazin kayseri magazin manisa magazin hatay magazin diyarbakır magazin mersin magazin kocaeli magazin gaziantep magazin konya magazin sakarya magazin antalya magazin bursa magazin izmir magazin istanbul otomobil fiyatları istanbul ekonomi istanbul eğitim istanbul seyahat istanbul gezi rehberi antalya alışveriş merkezleri antalya ticaret
Recep Çınar

Recep Çınar

31 Temmuz 2025 Perşembe

Bir Dünya Cenneti, ‘BOSNA – HERSEK’! 1

Bir Dünya Cenneti, ‘BOSNA – HERSEK’! 1
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Recep Çınar

Önce Bosna’yı Kısaca Tanıyalım!        

Onbirinci yüzyılın başlarında, yani bin yıl kadar önce Rusya’da Volga dolaylarından göç eden Boşnaklar, şimdiki Bosna – Hersek yöresine yerleştiler.

O tarihte henüz Müslüman olmayan, ancak Katolik veya Ortodoks mezheplerine de mensup olmayan Boşnaklar, ‘Bogomil’ adı verilen ve İslamiyete yakın (tek tanrı inancı) bir dinin mensupları idiler.

Zaman zaman bir taraftan Ortodoks Sırplar, zaman zaman da Katolik Hırvatların saldırılarına maruz kalan Boşnaklar Osmanlı’dan yardım talep ediyor. Osmanlı imdatlarına yetişiyor, yıl 1463 Sultan Fatih’in ordusu Bosna’ya ulaşıyor. Sırplar da Hırvatlarda Bosna’dan elini ayağını çekiyor! Barış ve adaletin temsilcisi Müslüman Osmanlı ile tanışan ve İslam’ın hak din olduğuna şahit olan Boşnaklar topluca İslam dinine giriyor. Ve o tarihten sonra Bosna – Hersek Avrupa’nın ortasında İslam’ın bir kültür ve medeniyet merkezi haline geliyor.  

FATIH SULTAN MEHMED’İN BOSNA FERMANI

“Ben Fatih Sultan Han, bütün dünyaya ilân ediyorum ki; kendilerine bu padişah fermanı verilen Bosnalı Fransiskenler himayem altındadır ve emrediyorum;

Hiç kimse ne bu adı geçen insanları ne de onların kiliselerini rahatsız etmesin ve zarar vermesin. İmparatorluğumda huzur içerisinde yaşasınlar ve bu göçmen durumuna düşen insanlar özgür ve güvenlik içerisinde yaşasınlar. Devletimdeki tüm memleketlere dönüp korkusuzca kendi Manastırlarına yerleşsinler.

Ne padişahlık eşrafından, ne vezirlerden veya memurlardan, ne hizmetkârlarımdan, ne de  ülkemin vatandaşlarından hiç kimse bu insanların onurunu kırmayacak ve onlara zarar vermeyecektir.

Hiç kimse bu insanların hayatlarına, mallarına ve kiliselerine saldırmasın, hor görmesin veya tehlikeye atmasın. Hatta bu insanlar başka ülkelerden devletime birisini getirirse onlar da aynı haklara sahiptir.

Bu padişah fermanını ilân ederek burada, yerlerin, göklerin yaratıcısı ve efendisi Allah, Allah’ın Elçisi Aziz Peygamberimiz Muhammed ve 124 bin Peygamber ile kuşandığım kılıç adına yemin ediyorum ki; emrime uyarak bana sadık kaldıkları sürece tebaamdan hiç kimse bu fermanda yazılanların aksini yapmayacaktır”.

28 Mayıs 1463 Milodraz Dünya Fatihi, haşmetli ve Ulu Sultan’ın imzalı ve parlayan mühürlü fermanıdır.  

BOSNA, OSMANLI’DAN KOPUNCA ZULÜM BAŞLADI!    

Bosna – Hersek, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, bölgenin hilafetten ayrılarak yabancı devletlerin politika ve ideolojilerine göre yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemde, İslam dinini ve geleneğini koruma amacında olan Müslümanlara yönelik çok sayıda katliam, işkence ve zulüm yapıldı. 20. yüzyılın sonunda ise bölgedeki Müslümanlar soykırımlara uğradı. Bosna Hersek’teki dini eğitim kurumları Ehl-i Sünnet geleneğine göre eğitim vermeye devam etti ve ediyor. Bu ülkede yaşayan Müslümanlar 500 yılı aşkın süredir “Ehl-i Sünnet” çizgisinde yetiştiler.

Osmanlı idaresinde kaldığı sürece Balkanlar ‘bal’ tadı dönemini yaşadı. 1877-78 Osmanlı-Rus harbinde Osmanlı ordusu mağlup olup Balkanlardaki 400 yıllık siyasi hâkimiyetini kaybedince artık Bosna dâhil Balkanlarda huzur ve sükûn sona ermiş ve ‘kanlı’ acı bir dönem başlamıştır. Savaş sonrası Berlin’de toplanan konrgenin kararları ile Bosna – Hersek Habsburg İmparatorluğuna bırakılırken Sırbistan ve Karadağ Prenslikleri krallıklar olma hükümranlığına kavuştular.

İkinci Dünya Savaşının sonu tıpkı birincisinde olduğu gibi bir yeni Yugoslavya doğurdu. Ve komunist rejim iş başına getirildi.

Genel Yugoslav nüfusu içinde Üçüncü büyük güç olan Müslümanlar, Ateizm’in devlet politikası olarak uygulandığı zulüm yıllarında bile kimliklerini koruyabildiler. Ancak yoğun ekonomik ve siyasi baskılarla Bosna Hersek’teki Müslüman nüfus %40’lara düşürüldü. Tito zulmünden sadece Türkiye’ye göç eden Müslümanların sayısı bile, 30 yılda iki milyona ulaştı. Müslümanların kendi kimliğini korumaya yönelik en ufak hareketleri bile acımasız bir devlet terörü ile yok edildi.

Yugoslavya’daki etnik gösteri ve çatışmalar 1989’dan itibaren hızla tırmanmaya başladı. Sovyetlerden esen ve tüm Doğu Avrupa’yı etkileyen ‘Glasnost’ ve ‘Prestroika’ rüzgârlarının da bu tırmanışta büyük etkisi oldu. Yugoslavya’da önce gösteriler ardından da silahlı çatışma başladı.

MÜSLÜMANLAR YENİDEN DEVLETE YÜRÜYOR!

Yugoslavya’daki Müslüman kimliğin devlete yürümesindeki en önemli çıkış, 1983 yılında merhum Alia İzzetbegoviç tarafından yapıldı.”İslam Manifestosu” olarak kaleme aldığı “deklarasyon” ile Begoviç, Müslüman kimliği ile İslami devlet kavranmlarını dünü ve bugünü ile değerlendiriyor ve Müslümanları devlet olmaya çağırıyordu.

1983-89 hızla iç savaşın içerisine sürüklenen Yugoslavya Cumhuriyetinde, 1989 yılından itibaren çok partili sisteme geçişin sancıları yaşanmaya başladı. Bütün siyasilere çıkartılan aftan yararlanan İzzetbegoviç ve arkadaşları da hürriyetlerine kavuştular. Ve Cumhuriyetteki bütün etnik yapıyı kucaklayacak bir çizgideki siyasetin içerisine atılarak Alia İzzetbegoviç önderliğinde 1989 Sonbaharında SDA partisini kurdular.

Bosna – Hersek Cumhuriyetinde 1990 Haziranında yapılan ilk seçimlerden SDA en üyük siyasal güç olarak çıktı. Yeniden İzzetbegoviç başkanlığında oluşturulan Bakanlar Kurulunda 10 Müslüman, 8 Sırp ve 4 Hırvat Bakan görev aldı. 9 Ocak 1992’de bir Bosna Sırp parlementosu kuruldu. Bir hafta sonra da Avrupa Birliği Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını kabul etti. Bosna ve Makedonya’nın bağımsızlığını ise referandum şartına bağladı.

27 Ocak 1992 tarihinde Bosna-Hersek Parlementosu’nun bağımsızlık kararı almasının ardından Bosna-Hersek’in Kuzey Doğusundaki “Bjeljina” şehrinde camide Ramazan Bayramı namazı kılan müslümanlara baskın düzenleyen Sırplar ikibin kadar Müslüman’ı hunharca katletti. Bu katliamı müteakip Bosna’da 3 yıl sürecek savaş başladı! 

Yugoslavya’nın en kalabalık ve en güçlü (asker ve silah) halkı Sırplar, Boşnakların önüne iki seçenek koydu; “ya büyük Sırbistan’ın bir parçası haline gelmek, ya da bağımsızlığı seçip çıkacak savaşta yok olmak.” Sırpların bu savaşı kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Çünkü bir tarafta Avrupa’nın 4. büyük ordusu, diğer tarafta silahsız Boşnaklar vardı. Boşnaklar tarih boyunca hep yaptıkları gibi üçüncü seçeneğe sarıldılar; direnmek!

ÖLÜLERİ GÖMECEK MEZAR BULUNAMIYOR

Saraybosna’da insan avı başlamıştı. Silahlanan sivil Sırplar nokta atışı yapabilen özel silahlarıyla ateş ediyorlardı. Saraybosna dünyadan tümüyle kopmuştu ve savaş tüm dünyanın gözüönünde gerçekleşen soykırıma dönüşüyordu. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı 20 Haziran 1992’de savaş ilan etti. O gün Aliye İzzetbegoviç meclisi feshederek savaş hali ilan etti ve Başkomutan sıfatıyla bütün yetkileri üstlendi. Bosna’da savaş başlangıçta klasik bir biçimde iki ordu arasında geçen bir savaş biçiminde değil güçlü bir savaş makinesinin silahsız sivillere saldırısı biçimindeydi. Boşnaklar oluşturdukları küçük direniş gruplarıyla Avrupa’nın 4. büyük ordusuna karşı koyuyorlardı. Çeşitli adlar altında oluşturulan boşnak gruplar Bosna için büyük yararlılıklar gösteriyorlardı. Aliya ve arkadaşları düzenli bir ordu kurulmadan Sırplara karşı savunamayacaklarını görerek, 26 Haziran 1992’de Bosna Ordusunu kurmak için bir bildiri yayınladılar. Boşnakların depolanmış silah ve cephaneleri yoktu. Küçük atölye ve fabrikalarda ürettikleri ve dışarıdan satın aldıkları silahları vardı. Çoğunu da düşman kuvvetlerinden ele geçiriyorlardı. Savaşın en ağır faturasını ise Saraybosna ödüyordu. Savaşın başında 526 bin nüfusu olan şehir, 1993 yazında 380 bine kadar düşmüştü.  Savunmasız yaşlı, kadın, çocuk demeden Sırpların acımasızca katlettiği Boşnak sayısı 200 binden fazla. Yine 100 binlerce mülteci ve 10 binlerce tecavüz olayı! Artık mezarlıklarda yer kalmamış, parklara dahi cenaze defnediyorlardı. Sırplar tarafından çepeçevre sarılmış olan Saraybosna’ya hiçbir giriş-çıkış yapılamıyordu. BM kontrölündeki Saraybosna havaalanına inen uçaklarla getirilen insani yardım malzemeleri dahi Bosna’ya sokulamıyordu. Bu zorluklar karşısında ortaya ilginç bir fikir çıktı. Şehrin içinden başlayan 700 metre uzunluğunda bir tünel kazıldı. Ve yardımlar bu şekilde Saraybosna’ya ulaştı. Bu tünel o dönemde tabir caizse Saraybosna için nefes borusu oldu. Tabii Müslüman Boşnaklar bir taraftan da hain Hırvatlardan  büyük zararlar görüyorlardı. Bilhassa Hırvatların yoğun olduğu Mostar ve çevresini (Hersek bölgesi) de Hırvatlar yakıp yıktı. Sırplar Bosnada insanları katlettikleri gibi Cami, Köprü, Üniversite, Kütüphane demeyip önüne gelen her yapıtı da hunharca yok ediyorlardı. Herşeye rağmen zaman artık Sırpların aleyhine işlemeye başlamıştı.

Bir Dünya Cenneti, ‘BOSNA – HERSEK’! 1

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Marsbahis
deneme bonusu veren siteler