12 Eylül 2024 Perşembe
Zafer Dereli
657 sayılı Kanun ve dönemin Devlet Personel Başkanlığı görüşüne göre, memurun aylıksız izinde iken görevine başlamadan yıllık izin talebinde bulunması mümkün görülmemektedir. mecidiyeköy escort
mecidiyeköy escort bayan
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “yıllık izin” başlıklı 102’inci maddesine göre; Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (on yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.
“Yıllık izinlerin kullanılışı” başlıklı 103’üncü maddesine göre; yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. mecidiyeköy escort kızlar
Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer.
” Bilgilerini artırmak için yabancı memlekete gönderilenlerin hak ve yükümlülükleri” başlıklı 79’uncu maddesine göre; sürelerinin bitiminde görevlerine başlamayanlar çekilmiş sayılırlar.
Bu suretle çekilmiş sayılanlar aylık ve yol giderleri de dahil olmak üzere kendilerine kurumlarca yapılmış bulunan bütün masrafları iki kat olarak ödemeye mecburdurlar. Görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden ayrılanlar veya bir ceza sebebi ile memurluktan çıkarılmış olanlar mecburi hizmetlerinin eksik kalan kısmı ile orantılı miktarı iki kat olarak ödemek zorundadırlar.
“Aylıksız izin” başlıklı 108’inci maddesine göre; memura, 105’inci maddenin son fıkrası uyarınca verilen iznin bitiminden itibaren, sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istekleri üzerine on sekiz aya kadar aylıksız izin verilebilir.
Doğum yapan memura, 104’üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin veya aynı maddenin (F) fıkrası uyarınca verilen izin süresinin bitiminden; eşi doğum yapan memura ise, doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine yirmi dört aya kadar aylıksız izin verilir.
Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşlerine, 104 üncü maddenin (A) fıkrası uyarınca verilen sekiz haftalık iznin veya aynı maddenin (F) fıkrası uyarınca izin kullanılması halinde bu iznin bitiminden itibaren, istekleri üzerine yirmi dört aya kadar aylıksız izin verilir.
Evlat edinen her iki eşin memur olması durumunda bu süre, eşlerin talebi üzerine yirmi dört aylık süreyi geçmeyecek şekilde, birbirini izleyen iki bölüm halinde eşlere kullandırılabilir.
Özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kendilerine aylıksız izin verilenler de dahil olmak üzere burslu olarak ya da bütçe imkanlarıyla yetiştirilmek üzere yurtdışına gönderilen veya sürekli görevle yurtiçine ya da yurtdışına atanan veya en az altı ay süreyle yurtdışında geçici olarak görevlendirilen memurlar veya diğer personel kanunlarına tabi olanlar ile yurtdışına kamu kurumlarınca gönderilmiş olan öğrencilerin memur olan eşleri ile 77’nci maddeye göre izin verilenlerin memur olan eşlerine görev veya öğrenim süresi içinde aylıksız izin verilebilir.
Memura, yıllık izinde esas alınan süreler itibarıyla beş hizmet yılını tamamlamış olması ve isteği halinde memuriyeti boyunca ve en fazla iki defada kullanılmak üzere, toplam bir yıla kadar aylıksız izin verilebilir.
Ancak, olağanüstü hal veya genel hayata müessir afet hali ilan edilen bölgelere 72’nci madde gereğince belli bir süre görev yapmak üzere zorunlu olarak sürekli görevle atananlar hakkında bu bölgelerdeki görev süreleri içinde bu fıkra hükmü uygulanmaz.
Aylıksız izin süresinin bitiminden önce mazereti gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde, on gün içinde göreve dönülmesi zorunludur. Aylıksız izin süresinin bitiminde veya mazeret sebebinin kalkmasını izleyen on gün içinde görevine dönmeyenler, memuriyetten çekilmiş sayılır.
Bu bilgilere ve dönemin Devlet Personel Başkanlığı’nın bir görüşüne göre (26.06.2013-8489); gerek mezkür 79 uncu madde gerekse de 108/F maddesi hükümlerinden de görüleceği üzere memurların bu sürelerin sonunda geçerli bir mazereti olmadıkça göreve dönmeleri yasal bir zorunluluk haline getirilmiş olup, bu zorunluluk yerine getirilmeden yeni bir izin hakkı verilmesinin mümkün olamayacaktır.
Ayrıca yıllık izinler en fazla birbirini izleyen iki yıl için kullandırılabildiğinden iki yıl ve üstü ücretsiz izin sonraları için doğmaması muhtemel izin haklarının önceden bir idari onayla kullandırılmasına imkan bulunmamaktadır.
Yurtdışına yüksek lisans eğitimine gönderilen personelinize eğitime gönderilmeden önce veya eğitim sırasındayken ücretsiz izin talebinde bulunması halinde eğitim süresinin bitiminden geçerli olmak üzere ücretsiz izin verilemeyeceği, benzer şekilde yurtiçinde veya yurtdışında ücretsiz izindeyken izin bitim tarihinde veya iznin kesilmesi suretiyle görevine başlamadan yıllık izin verilemeyeceği değerlendirilmektedir.
Devlet memurlarının istisnalar hariç azami görev yapabilecekleri süre 65 yaşını doldurdukları tarihe kadar olan süredir ve bu genel bir kural olup 5434 ve 5510 ayrımı yoktur.
Devlet memurları özlük hakları açısından 657 sayılı Devlet memurları ve bu kanunla ilgili yasal düzenlemelerde yer alan kurallara, emeklilik açısından da 5434 ve 5510 sayılı Kanunda yer alan kuralları tabi olmaktadırlar.
5434 sayılı Kanunun bazı maddeleri hem 5434 hem de 5510 sayılı Kanunlar kapsamında olanlar hakkında uygulanmaktadır.
5434 sayılı Kanunun “Yaş Hadleri” başlıklı 40 ıncı maddesinde yer alan “İştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi 65 yaşını doldurdukları tarihtir. “ hükmü ile genel olarak memurların azami görev yapabilecekleri süreyi 65 yaşını doldurdukları tarih itibariyle sınırlandırmıştır.
Ayrıca aynı maddede yer alan, “Yukarıdaki hükümler 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar ile hak sahipleri hakkında ilgisine göre uygulanır.” Hükmü ile de bu durumun ilk defa 1 Ekim 2008 tarihi ve bu tarihten sonra memur olanlar hakkında da uygulanacağını belirtmektedir.
Sonuç bağlamında: 5510 sayılı Kanun kapsamında olan memur ile 5434 sayılı Kanun kapsamında memur olanlar istisnalar hariç görevlerini zorunlu olarak Kurumlarınca bıraktırılacak tarih 65 yaşını doldurdukları tarih olmakta, herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Dolayısıyla genel kural bu durum olmaktadır.
ÜNİVERSİTE ÇALIŞANLARINA
MAZERET TAYİNİ
VE BECAYİŞ HAKKI
BİR AN ÖNCE VERİLMELİDİR.
Uzun uğraşlarımız sonucunda YÖK tarafından Şubat ayında bir çalışma başlatılmış ve idari personelden becayiş talebi olanların dilekçeleri üniversiteler aracılığı ile toplanmıştı.
Atılan bu ilk adımın önemli görmekle birlikte kamu açısından tayin dönemi olan yaz aylarında hala hayata geçmemiş olduğu da ortadadır.
Bu çerçevede YÖK bir an önce bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmalı öncelikli talep olan becayişleri hayata geçirilmelidir.
Becayiş dışında mazeret ve eğitim tayinleri ile ilgili gerekli adımları atmalı ve tüm üniversitelerdeki idari çalışanların bu temel haklara kavuşması sağlamalıdır.
Üniversite çalışanlarının aile, eğitim ve sosyal hayatlarına ket vuran, çalışanların hayatları ile ilgili bir gelecek planı yapmasına engel olan kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
YÖK ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde girişimlerimizi sürdürerek sürecin bir an önce tamamlanması için tüm platformlarda mücadelemizi sürdüreceğiz.
İlgili Yönetmelik hükümleri ve dönemin Devlet Personel Başkanlığı görüşü dikkate alındığında izinli memur mal bildirimini izin dönüşünü takip eden 1 ay içinde vermesi gerekir.
Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmeliğin “mal bildiriminin verilme zamanı” başlıklı 9’uncu maddesine göre mal bildirimlerinin 3’üncü maddede sayılan görevlere atanmada, göreve giriş için gerekli olan belgelerle birlikte verilmesi zorunludur.
“Mal bildiriminde bulunacaklar” başlıklı 3’üncü maddeye göre; genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluş veya alt kuruluşlarda, kamu iktisadi teşebbüsleri (iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları) ile bunlara bağlı müessese, bağlı ortaklık ve işletmelerde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan ve kamu hizmeti gören kurum ve kuruluşlar ile bunların alt kuruluşlarında veya komisyonlarında aylık, ücret ve ödenek almak suretiyle kamu hizmeti gören memurlar mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar
” Ek mal bildirimi” başlıklı 10’uncu maddeye göre; 3’üncü maddede sayılan görevlerde bulunanlar, eşleri velayeti altındaki çocukları ve kendilerinin şahsi mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak, gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek zorundadırlar.
8 inci maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması, mal varlığında önemli değişiklik sayılır.
“Mal bildiriminin yenilenmesi” başlıklı 11’inci maddeye göre; 3’üncü maddede belirtilen görevlere devam edenler, sonu (0) ve (5) ile biten yıların en geç Şubat ayı sonuna kadar bildirimlerini yenilemek zorundadırlar.
” Süresinde mal bildiriminde bulunmama” başlıklı 17’nci maddeye göre; bu Yönetmelikte belirtilen süreler içinde mal bildiriminde bulunmayanlara, bildirimin verileceği mercilerce yazılı olarak ihtarda bulunulur.
Bu ihtar, ilgilisine Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ olunur.
İhtarın kendisine tebliğinden itibaren bir ay içinde bildirimde bulunmayanlar hakkında gerekli işlem yapılmak üzere yetkili Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Müfettiş ve muhakkikler de, soruşturma ile ilgili olarak verdikleri süre zarfında mal bildiriminde bulunmayan hakkında yetkili Cumhuriyet başsavcısına suç duyurusunda bulunurlar.
Bu bilgilere ve dönemin Devlet Personel Başkanlığı’nın bir görüşüne (Tarih: 30.03.2006, Bülten Sayısı: 24, Sayfa Numarası: 35) göre; gerek kamu personel mevzuatında gerekse mal bildiriminde bulunulmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen mevzuatta ücretli ya da ücretsiz izinde olan personelin ek mal bildiriminde bulunacağı süreye ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmamış olması sebebiyle, takdir ve uygulama kurumunuzda olmak üzere, ek mal bildirimlerinin verilmesine ilişkin sürenin izin bitimini müteakip göreve dönüş tarihinden itibaren başlatılabileceği değerlendirilmektedir.
Başka bir ifade ile ücretli/aylıksız izin (memurluk statüsü devam etmektedir) süresinde mal varlığında meydana gelen önemli değişiklikler izin dönüşünden itibaren 1 ay içerisinde beyan edilmelidir.
Zafer Dereli
Sürekli hastalık raporu alan memur hakkında 657 sayılı Kanunun 105’nci maddesi ve Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 6’ncı ve 7’nci maddelerine göre işlem tesis edilmesi gerekir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “hastalık ve refakat izni” başlıklı 105’inci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
” Memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı halinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hallerinde ise on iki aya kadar izin verilir.
Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.
Bu maddede yazılı azami süreler kadar izin verilen memurun, bu iznin sonunda işe başlayabilmesi için, iyileştiğine dair raporu (yurt dışındaki memurlar için mahalli usüle göre verilecek raporu) ibraz etmesi zorunludur.
İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, birinci fıkrada belirtilen süreler kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır.
Bunlardan gerekli sağlık şartlarını yeniden kazandıkları resmi sağlık kurullarınca tespit edilen ve emeklilik hakkını elde etmemiş olanlar, yeniden memuriyete dönmek istemeleri halinde, niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanırlar.
Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır.
Hastalık raporlarının hangi hallerde, hangi hekimler veya sağlık kurulları tarafından verileceği ve süreleri ile bu konuya ilişkin diğer hususlar, Sağlık, Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları ile Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşleri alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.
Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hallerinde, bu hallerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük hakları korunarak, üç aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır.”
Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “hastalık raporu ve izin süreleri” başlıklı 6’ncı maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarına göre;
” (1) Memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı halinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hallerinde ise on iki aya kadar izin verilir. Azami izin sürelerinin hesabında, aynı hastalığa bağlı olarak fasılalarla kullanılan hastalık izinleri de iki izin arasında geçen sürenin bir yıldan az olması kaydıyla dikkate alınır.
(2) İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, birinci fıkrada belirtilen süreler kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır.
Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, birinci fıkrada belirtilen hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.”
Yönetmeliğin “hastalık izni verilmesi” başlıklı 7’nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarına göre;
” (3) Kamu hizmetlerinde aksamaya yol açılmaması ve bu Yönetmelik ile belirlenen usul ve esaslara uygunluğunun tespit edilebilmesi için, hastalık raporlarının aslının veya bir örneğinin en geç raporun düzenlendiği günü takip eden günün mesai saati bitimine kadar elektronik ortamda veya uygun yollarla bağlı olunan disiplin amirine intikal ettirilmesi; örneği gönderilmiş ise, rapor süresi sonunda raporun aslının teslim edilmesi zorunludur. Yıllık iznini yurtdışında geçiren memurların aldıkları hastalık raporları, dış temsilciliklerce onaylanmalarını müteakip en geç izin bitim tarihinde disiplin amirlerine intikal ettirilir.
(7) Hastalık raporlarının fenne aykırı olduğu konusunda tereddüt bulunması halinde, memur hastalık izni kullanıyor sayılmakla birlikte Sağlık Bakanlığınca belirlenen ve memurun bulunduğu yere yakın bir hakem hastaneye sevk edilir ve sonucuna göre işlem yapılır. Hakem hastane sağlık kurulları bu nitelikteki başvuruları öncelikle sonuçlandırır.”
Bu bilgilere ve dönemin Devlet Personel Başkanlığı’nın bir görüşüne göre (16.10.2015 – 6473); sürekli hastalık raporu alan memur hakkında aşağıda sıralı işlemlerin uygulanması gerekir.
1- Devlet memuruna aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı halinde 18 aya kadar, diğer hastalık hallerinde ise 12 aya kadar izin verileceği; azami izin sürelerinin hesabında, aynı hastalığa bağlı olarak fasılalarla kullanılan hastalık izinleri de iki izin arasında geçen sürenin 1 yıldan az olması kaydıyla dikkate alınması; izin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izninin 1 katına kadar uzatılması; bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümlerinin uygulanması.
2- Hastalık izinlerinin yukarıda yer verilen açıklama çerçevesinde hesaplanması neticesinde ilgilinin hastalığının uzun süreli tedaviye ihtiyaç gösteren hastalık olması halinde en fazla 36 ay, diğer hastalık hallerinde ise en fazla 24 ay hastalık izni verilmesi, bu sürenin sonunda da iyileşememesi halinde ilgili hakkında emeklilik hükümlerinin uygulanması.
3- Devlet memurunun almış olduğu ve Yönetmelikte belirtilen sürede çalıştığı kuruma intikal ettirdiği hastalık raporunun fenne aykırı olduğu konusunda tereddüt bulunması halinde kamu kurum ve kuruluşlarınca söz konusu raporların hastalık iznine çevrilmemesi ve kurumca belirlenecek en kısa sürede memurun bulunduğu yere yakın ve Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen bir hakem hastaneye sevk edilmesi.
Memura, Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen hakem hastaneye gitmesi için usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen hakem hastaneye gitmemesi halinde ise memur hakkında 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümleri uyarınca işlem yapılmasıdır.
Zafer Dereli
Değerli kamu çalışanları, bugün, kamu çalışanlarının hakkını savunmak üzere kurulmuş; emek ve hak için mücadele eden sendikalar olarak bir araya geldik.
Tüm kamu çalışanları adına, sendikal örgütlenmeye set çekmeye çalışan odaklara karşı, emekten yana saf tutanlar olarak, kamuoyuna beyanımızdır.
Ne yazık ki yakın zamanda, önce Danıştay; sonra da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen sendikal baraj uygulaması, sanki bu iptaller hiç gerçekleşmemiş gibi, sanki bunu teklif edenler; yıllar önce barajları kaldırmak için çalışmamış gibi, yeniden gündeme getirildi.
Üzücüdür ki; ilgili hizmet kolunda üye olabilecek kamu personellerinin en az %1’ini örgütlemiş sendikaların üyelerinin toplu sözleşme ikramiyesi almasını öngören kanun teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirildi.
Şimdi de Meclis Genel Kurulu’na sunulmak üzere…
Daha önce de 6. Dönem Toplu Sözleşme ile ikramiyeye %1 sendikal örgütlenme barajı getirilmeye çalışılmıştı.
Bu yanlıştır dedik, yanlışı anlatmak için konuyu meclise taşımak isterken, güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirildik.
Oysaki biz; onlar da dâhil olmak üzere yasaklardan dolayı sendikalı olamayan kamu çalışanları var demiştik.
Ne oldu?
Danıştay, ikramiyeden yararlanmada kısıtlayıcı kriter getirilemez, eşitsizlik yaratır, sendikal özgürlüğe müdahaledir; özetle bu madde mevzuata ve hukuka aykırıdır dedi, maddeyi iptal etti.
Bu barajcı zihniyete %1 yetmedi; Danıştay kararı umursanmadı.
“Madem Danıştay iptal etti, biz bunu en iyisi kanunlaştıralım” denildi.
Günlerce mücadele ettik, bazıları “Haklısınız, ama kanun geçecek mecbur” bile dediler. Kanun geçti.
Peki, sonra ne oldu?
Bu sefer de kanun, Anayasaya aykırı bulundu.
Anayasa Mahkemesi, bu kanunun çalışanların dilediği sendikaya üye olma seçimini fiilen engellediğini, sendikal özgürlüğü ihlal ettiğini; baraj uygulamasının meşru olmadığını, objektif ve makul bir temele oturmadığını ilan etti.
Barajı dayatanlar, bu sefer de algı oyununa başladı; AYM’yi taraf; gerçek emekçileri hırsız ilan etti, “bakın memurlardan çaldılar” yaygarasıyla hukuksuzluğu mesnet edindi.
Bunlar yetmedi; şimdi de temcit pilavı gibi yeniden Gazi Meclise dayatma yapmaya çalışılıyor.
Soruyoruz: Sizin derdiniz nedir?
Bize göre bu teklifin gerekçesi, ülkemizin demokratikleşmesini istemeyen, tekelci, siyasal erkin arka bahçesine dönmüş Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in, kaybettikleri üyeleri; emek mücadelesiyle, sendikal argümanlarla değil, çirkin oyunlarla kazanmak istemesidir. Anayasaya bağlılık yemini eden vekiller, AYM’nin açık kararına rağmen, bu teklifi nasıl verebildiler; merak ediyoruz.
Şunu da merak ediyoruz, daha önceki örgütlenme darbelerine elle tutulur, güçlü bir tepki vermeyen ILO, şimdi de sessiz kalacak mıdır?
Ülkemizin taraf olduğu ILO sözleşmelerinin hükmü yok mudur?
Anayasa Mahkemesi kararının bir önemi yok mudur?
Emekten yana saf tutan sendikalar olarak bizler, bu ucube teklifi reddediyoruz! Hukuksuzluğu, anayasaya aykırılığı tescillenmiş bu ucube teklif; Gazi Meclis’e bu kadar kolay getirilmemeli diyoruz.
Meclisimizin, anayasamıza aykırı olan bu teklifi kabul etmeyeceğine inanmak istiyoruz.
Tüm milletvekillerinin dikkatini, yasalaştırılmak üzere olan sendikal baraj meselesine çekmek istiyor, kendilerini hukuk, hakkaniyet ve vicdan ekseninde; demokrasiye darbe niteliğindeki bu teklifi sert bir şekilde reddetmeye davet ediyoruz.
Emek savunucuları olarak işte buradayız ve bildiriyoruz.
Bu kirli teklif geri çekilmez ise, sendikal özgürlüğe; demokrasiye kara leke çalmakta ısrar edilirse hem sendikacılığın hem de kamu emekçilerinin hakkını korumak üzere gereken tüm adımları atacağız.
YAŞASIN EMEK,
AŞASIN SENDİKAL ÖZGÜRLÜK!
KAMU SENDİKALARI PLATFORMU