DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22410600,84%
Edirne
30°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kakava – Hıdrellez – 19 Mayıs – 29 Mayıs ve de Kırkpınar!

Kakava – Hıdrellez – 19 Mayıs – 29 Mayıs ve de Kırkpınar!

ABONE OL
11 Mayıs 2024 15:58
Kakava – Hıdrellez – 19 Mayıs – 29 Mayıs ve de Kırkpınar!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Recep Çınar

Başlıkta belirttiğim etkinliklerin ilk dördü Mayıs içerisinde, Kırkpınar Güreşleri ise bu yıl Temmuz’un ilk haftası. Kakava’yı sahiplenen genelde Romanlar/Çingenelerdir!

İnternet sitelerinde Kakava ve Çingeneler ile ilgili birçok yayınlanmış bilgiler var. Kakava, Çingene (Roman) kültüründeki bir kutlama olarak kabul edilir. Özellikle Anadolu‘da bu kutlamanın yapıldığı bazı yöreler hâlâ mevcuttur. Kökenlerinin Mısır ve Ön Asya‘dan alındığı söylenir.

Çingenelerin büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuşlar. Çingene sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Çingenelerin çok azı günümüzde göçebedir. Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Çingenelerin kesin nüfusu bilinmemektedir. Nisan 1971’de, Çingenelerin sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk “Uluslararası Roman Kongresi” toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990’dan itibaren “8 Nisan Dünya Romanlar Günü” diye belirtilir

Çingenelerin, genellikle Hıristiyan, İslam ve Budizm gibi dinlerin bir karışımını takip ettikleri söylenir. Ancak, çoğu zaman etnik bir kültür ve geleneği takip ederler, dini inançları diğer faktörlere göre daha az önemlidir. Bazı Çingeneler, Katolik Kilisesi’ne bağlıdır ve bazıları Protestanlığı benimsemiştir. Ayrıca, İslami inançlar ve gelenekler de bazı Çingeneler arasında yaygındır. Bununla birlikte, Çingenelerin çoğunun dini inançları, yaşadıkları bölgeye ve kültüre bağlı olarak değişebildiği söylenir.

KakavaÇingene/Roman kültüründeki bir kutlamadır. Hikayede, eski Mısır’da Firavun’un Koptlar (Kıptîler) ile birlikte yaşayan bir halkın varlığından bahsedilir ki, bunlar Çingenelerdir. Firavun onlara zulmeder, kaçmaya çalışan bu halkın peşine düşen Firavun’un askerleri sularda boğulup ölürlermiş.

Geride kalanlar ise kutlu bir kişinin tekrar gelip kendilerini kurtaracağına inanırlar. O gün 6 Mayıstır. O sabah Çingeneler akarsulara inerler ve çılgınca eğlenirler.

Sözcük anlamı kokulu hava ya da kahkaha (gülmece, eğlence) olan Kakava, Hıdrellezden bir gün sonra ya da izleyen ilk Pazar gününde yapılır. Bu, bahar karnavalıdır. Kakava için akarsu kıyıları, ağaçlıklar, çeşme başları seçilir. Eğlenceye katılacaklar, hava müsaitse, bir gün önceden yatak ve yorganları ile kırlara taşınırlar. Yörenin Çingene çeribaşısı, geleneksel kakava çağrısını davullu zurnalı bir ekibin önünde okur:  ”Milleti kadimei necipten kıptiyanın yevmi mesudı mübareki bugünün doğmadan yarım saat, on beş dakika, üç saniye evvel başlayacak. Edasını borçlu olduğumuz büyük ve mukaddes Hızır İlyas bayramının ayin-i davetiyesidir.” Çeribaşının arkasına takılanlar, çalıp söyleyerek kırlara dökülürler. Kakava ile ilgili kutlamaların, eğlencelerin diğer şehirlerimizde nasıl olduğunu pek bilmeyiz, ama Edirne’de bilhassa son yıllarda bu kutlama rayından çıkar gibi oldu! Daha 3-5 gün önceden kadını ile erkeği ile gruplar halinde çarşı pazar gezerek davul zurna eşliğinde türküler söylemek, göbekler atmak medeniyet değerlerimizle pek bağdaşmıyor! Çoğu zaman bir taraftan ezan sesleri gelirken, bir taraftan da davul zurna sesleri, çığlıklar eşliğinde göbek atmalar! Bu, Müslüman bir toplumda yakışıyor mu? Tabii ki herkes inancına göre yaşama hakkına sahiptir. Ama kimse başkalarının inancını hiçe sayamaz! Yüzde 99’u Müslüman olduğu söylenen bir toplumda bu şekilde bir kutlama olmamalı. Kutlamalar, eğlenceler başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde yapılmalıdır. O hale geldi ki, Kakava kutlamaları günümüzde Valilik ve Belediye tarafından da desteklenen uluslararası bir festival şeklini aldı. Halkımızın birçoğu bu yapılanı hiç doğru bulmuyor!Kakava ve Hıdrellez şenlikleri bizim çocukluğumuzda Bahar Bayramı olarak kutlanır, mahallelerde eski hasırlar yakılıp üzerinden atlanırdı. Bugün sanki anlamından uzaklaşıp Ateşpererestler gibi ateş yakıp, ağacın dallarına çaput bağlamak ne demek? Nerede batıl, hurafe inançlara karşı olanlar? Toplumumuzun inanç değerleri ile bağdaşmayan bu tür konularda Valiliğimiz, Belediye ve Müftülük yol göstermelidir.

Diğer taraftan Kakava şenliklerine yüz binlerce insan davet ediliyor ama insani ihtiyaçlar gereği gibi karşılanmıyor! WC’lerdeki insan sıraları Ciğercilerin önlerindeki sıraları geçti! Belediye’nin, özel etkinliklerde mevcut WC’leri 7/24 açık tutturması, ayrıca belli yerlere seyyar WC’ler kurması gerekir.

Hıdrellez!

Hızır ve İlyas Peygamberlerin buluştuğu gün olarak kabul edilen Hıdrellez her yıl 6 Mayıs günü kutlanır. Birçok kültürün ortak bayramı olarak görülen Hıdrellezde dileklerin kabul edileceğine inanılıyor. İslam âlimleri bu konuda şunu söyler; “Öncelikle batıl olan hiç bir uygulamayı dinimiz kabul etmez. Hıdırellez kutlamalarını batıl ve hurafelerle doldurmak doğru değildir. Yapılan hurafelere itibar etmemek, bu gibi hurafelerden uzak durmak gerekir.”

Her sene bahar mevsimindeki yeşilliğin canlandığı Mayıs ayının başlarında bir Hıdrellez Bayramı kutlanmaktadır. Bu bayramda insanlar ateşler yakıp üzerinden atlayarak kısmet bulacaklarını düşünmekte, içine girecekleri bir eve sahip olacaklarını ümit etmekte, daha nice niyetlerinin bu bayram günündeki bazı âdetlerle gerçekleşeceğini beklemektedir…

Bunların gerçekle ilgisi ne kadardır? Daha doğrusu, Hıdrellez ne demektir?
Bazı konular halk örfünde kabuk bağlayıp özünden uzaklaşır duruma girebilmektedir. Mayıs ayının başında (6) kutlanan Hıdrellez bayramında da böyle bir kabuk bağlama durumu söz konusudur! Olayın aslını şöyle ifade edebiliriz:
Hz. Musa aleyhisselam zamanında hükümdarın birinin temiz niyetli bir oğlu kendini dine verir, dinî hayat yaşayıp dinî hizmetlerle hayatını değerlendirmek ister. Babasının hükümdarlığı, makamı, mevkii onu tatmin etmez. Hükümdar oğlunun kendini dinî hizmetlere adaması, çevrenin irşadına yönelmesi Rabb’imizin de hoşuna gider. Ona kerametler ihsan eder. Bu sebeple bu genç irşat için gezerken uğradığı çorak araziler yeşillenmeye başlar. Kupkuru çöllerin yemyeşil hale gelişi, oradan hükümdarın oğlunun geçtiğini göstermiş olur.
Arapça’da yeşilin bir adı da “hazr” olduğundan, çorak yerlerin yeşillendiğini gören halk buradan “Hızır” geçmiştir diyerek Hızır ismini meşhurlaştırmaya başlarlar. Bir ara bu genç, zamanın Peygamberi İlyas aleyhisselamla da buluşur. Böylece İlyas aleyhisselamla buluştuğu güne halk Hızır–İlyas buluşma günü olarak isim verirler. Sonraları bu isim yuvarlanarak Hıdrellez şekline dönüşür. Hızır–İlyas buluşma günü olarak bildiğimiz 6 mayıs Hıdrellez bayramına bu bilgi ile bakılırsa herhalde gerçeğe daha yakın bir bakışla bakılma ve kutlama söz konusu olur.
Bugüne ait ateş yakılıp üzerinden atlanılması, oyuncak evler yapıp gerçeğine kavuşulacağının düşünülmesi… gibi âdetler, halkın iyilik temennilerinden ibaret arzulardan sayılırlar. Kesinlik arz eden gerçekler olarak kabul edilmezler. Bunlardan medet umulmaz.

Şimdi sıra “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında”!

Bunun, belirlenmiş standart bir kutlama usulü var ve her yıl uygulanıyor.

29 Mayıs İstanbul’un Fethi!

İstanbul (o zamanki adıyla Constantinople), Roma İmparatoru I. Constantine tarafından MS 324 yılında kurulmuş ve bin yıldan uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu‘nun (diğer adıyla Bizans İmparatorluğu) başkentliğini üstlenmiştir. Şehir, bu süre zarfında uzun süren kuşatmalar atlatmış ve birçok iç isyana sahne olmuştur. Haçlı Seferleri sırasında Haçlılar tarafından da ele geçirilmiş, ancak ardından şehrin kontrolü tekrar Doğu Roma İmparatorluğu tarafından sağlanmıştır. O dönemlerde şehrin surlarının aşılması imkânsız olarak görülüyordu. Ancak Sultan II. Mehmet (Fatih), Edirne’deki tophanesinde döktürdüğü güçlü toplar ve de gemileri karadan yürütmesiyle her yönüyle oldukça önemli olan bu şehri 29 Mayıs 1453’te fethetmeyi başardı.

Müslüman Türk Milleti olarak her yıl 29 Mayıs’ta İstanbul’un Fetih Kutlamasını yaparız. Bu, bir bakıma bizim için bir borçtur! Ecdadımızı dualarla anarız. Şunu da unutmayalım ki, İstanbul’un Fethi Edirne’den başlar!

Edirne’deki 29 Mayıs İstanbul’un fethi kutlamalarını yıllardır AGD/MGV (Anadolu Gençlik Derneği/Milli Gençlik Vakfı) yıllardır olması gerektiği gibi gayet güzel kutluyor. Edirne halkı olarak daha da fazla desteklemeliyiz!

Bunlar, bizim Milli Bayramlarımız. Bir de her yıl kutladığımız iki dini bayramımız, Ramazan ve Kurban Bayramlarımız var. Ramazan’ı kutladık, şimdi sıra (16 Haziran 2024) Kurban Bayramında. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Ama bir takım hurafelerin karıştırıldığı bazı kutlama günlerini “Müslüman’ım” diyenin kutlaması neye göre yapılıyor?  Bizim dini veya milli bayramlarımızı gayri Müslimler kutluyor mu?

Bizim toplumumuz hatası ile eksiği ile Mümin’dir, Müslüman’dır.

MÜMİN; Allah’ın varlığına ve birliğine, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Kadere ve Ahiret gününe inanan insandır.

MÜSLÜMAN ise;  Allah’ın emirlerine “Teslim olan” kimsedir. Allah’ın emrettiklerini yapan, yapmaya çalışan; yasaklarından da uzak duran insandır.

İlgili kurumlar halkımızı mutlaka uyarmalıdır!

Gereği gibi sahip çıkamadığımız 663. Tarihi KIRKPINAR Güreşleri/etkinlikleri ise bu yıl 5-7 Temmuz 2024 tarihlerinde yapılacak.

Bilhassa son yıllarda KIRKPINAR Görüşlerine KAKAVA kadar bile önem verilmiyor!

Bu konu Spor Bakanlığının, Spor Federasyonu Başkanlığının ve de Belediyenin ciddiyetle ele almaları gereken bir konu. Şikâyetler nedir, ne yapılmalı, nasıl yapılmalı… konularında Edirne halkının bile bir şekilde görüşleri alınmalı!

Dostça kalın…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.